1948’de kurulduğundan bu yana Filistinlilere ve bölgenin diğer Müslüman halklarına rahat yüzü göstermeyen Siyonist devlet, dünyanın gözleri önünde katliamlar yapıyor, yasak silahlar kullanıyor. İşlediği insanlık suçları birkaç gün televizyon ve gazetelerde teşhir edilip mitinglerde protesto edildikten sonra unutulup gidiyor. Dünya çapında kurduğu gizli örgütler eliyle devlet yöneticilerini ve sermaye çevrelerini emri altına alan İsrail istediği gibi at koşturmaya devam ediyor.
Anayasasını Tevrat’ı esas alarak oluşturan İsrail, kendisine vaat edildiğini iddia ettiği topraklarda nüfuzunu hızla yayıyor. İşlediği zulümler, Kur’an’da haber verilen ikinci azgınlığı çağrıştıran Yahudilerin bu devletide ilki gibi yerle bir olacaktır. Elinizdeki eser Siyonist devleti bekleyen sonu Kur’an ayetleri ışığında değerlendirirken, merhum Assad Tamimi, Yahudileri iyi tanıyan bir İslam alimi olarak ufuk açıcı tespit ve çıkarımları okurlarla paylaşmaktadır.
İÇİNDEKİLER
Takdim Giriş
1. BÖLÜM: İSRA MUCİZESİ ve MUKADDES TOPRAKLARDAKİ MÜSLÜMANLARIN DAVALARIYLA İLİŞKİSİ
Peygamberimizin İsâ Mucizesiyle Taltif Edilmesi Mescid i Aksa’nın Kutsallığı
BİRİNCİ FESAT
Ayette Geçen Bazı İfadelerin Tahlili
Aradaki Fark
İKİNCİ FESAT
Kutsal Topraklar
Serhat Halkı Şamlılar
Filistinliler İçin Alternatif Vatan
2. BÖLÜM: İSRAİL DEVLETİNİN YAKLAŞAN SONU VE MÂİDE SÛRESİ
Mâide Sûresi Ayetleri Işığında İsrail’in Sonu Hıristiyanlardaki Yahudi Düşmanlığı (Antisemitizm)
1 Almanya ve Yahudilere Yönelik Baskılar
2 İngiltere ve Yahudilere Yönelik Baskılar
3 Fransa ve Yahudilere Yönelik Baskılar
4 Avusturya, Macaristan ve Yahudilere Yönelik Baskılar
5 Doğu Avrupa ve Yahudilere Yönelik Baskılar Hristiyan Yahudi Yakınlaşması
Kur”an Geleceği Anlatıyor
20. Yüzyılın Başlarında Gerçekleşen
Hıristiyan Yahudi Dostluğu
Filistin Halkının Direnişi
Hıristiyan ve Yahudileri Dost Edinen Müslümanlar
Beklenen Değişim
Azlık ve Çokluk
İslamî Uyanış ve Batının Bunu fark edişi
RAPOR
İslam Hayattan Koparılabilir mi?
İslam’ın Sahneye Dönüşü
Çağımızda Müslümanlarla Yaptığı Savaşlarda
Yahudiler Zafer Kazandı mı?
3. BÖLÜM: DİĞER AYETLER IŞIĞINDA İSLAM ZAFERİNİN KESİNLİĞİ
İsra Suresi Ayetleri Hakkındaki Tefsirlerin Özeti Mâide Sûresi Ayetleri Hakkındaki Tefsirlerin Özeti Zaferin Kazanılmasındaki Etkenler
4. BÖLÜM EK: EZHER ŞEYHİ elBAYSÂR’IN FETVASINA REDDİYE
Kronoljik Filistin Tarihi Seçilmiş Bibliyografya Karma Dizin
Takdim
Yüce Allah’ın, kulu Hz. Muhammed’i (sav) diğer bütün dinler üzerinde muzaffer olması için hak din ve hidâyet ile göndermesiyle birlikte Yahudiler O büyük Peygamberden ve İslamiyet’ten nefret etmeye başladılar. Medine Yahudileri Son Peygamber’in gönderilme tarihinin artık iyice yaklaştığını biliyor, fakat bu peygamberin kendilerinden çıkacağını umuyorlardı. Peygamber başka bir topluluktan çıkınca O’nu inkâra yellenerek aleyhinde komplolar düzenlediler. Hâlbuki “Risâleti kime vereceğini en iyi Allah bilir”di. (En’âm, 124) Mekke müşriklerini O’nunla savaşa teşvik ettiler. “Öz çocukları kadar iyi tanıdıkları” bu Peygambere suikast girişiminde bulunmaktan dahi çekinmediler. Yahudiler Müslümanlara karşı işte böyle bir kinle doluydular. Sürekli İslâm’a karşı komplolar kurdular. Bu düşmanlıkları tarih boyunca kesintisiz devam etti. Yirminci yüzyılda da İslâm düşmanı güçlerle işbirliğine girdiler. Kendi aralarında ihtilaflı topluluklar; İslâm ülkelerini parçalamak, altyapılarını tahrip etmek; İslâm dinîni, hayatı düzenleme konumundan uzaklaştırmak ve Müslümanları doğru yoldan ayırmak için güçlerini birleştirdiler. Oluşturulan şer cephesi, son İslam Devleo’ni (Osmanlı) yıkarak (Suriye’nin Güneyinde kalan) kutsal topraklara sızdığında başarısının zirvesine ulaşmıştı, israil devleri, bu başarının tacı olarak Filistin topraklan üzerinde kuruldu. Çok geçmeden Filistin, Sina ve Golan bu devlete peşkeş çekildi.
Bu devletin kaderi, yok olmaktır. Elinizdeki eserde, söz konusu hakikati Kur’an’daki âyetler ve Yahudilerle yapılacak savaşlar hakkındaki hadislere dayanarak açıklayacağım. İsrail denen olguyu devlet olarak sabit kılmaya yönelik geçmişte harcanan onca çabaya ve bugün yapılanlara kader ergeç tecelli edecektir. Fakat acı veren şudur ki bahsi geçen çabaların başını, kendi milletine ihanet ederek tarihe en aşağılık başkan olarak geçen sözde ‘mümin’ Mısır devlet başkanı Enver Sedat’ çekmiştir. Bir İslam ülkesinin lideri, bu ihaneti hiçbir utanma ve arlanma duymaksızın sergilerken Sevgili Peygamberimizin (sav) “Utanmak, imandandır”2 hadisi bir kez daha doğrulanmıştır.
Sedat, İsrail’i bir devlet olarak benimsetme siyasetinde “dinin siyasete/politikaya alet edilemeyeceği” temasına dayanmıştır. Başkan Sedat, İslâm dininin içini boşaltarak yaklaşık onda dokuzunu işlevsiz hâle getirmek istiyordu. Böylelikle İslâm, bazı sözde kahramanların ve iktidar eksenli şer ulemasının dini olarak kalacaktı. Bu tip âlimler, yönetimin her icraatını tasdik edip meşrulaştırır. Devlet başkam ‘sosyalist’ ise İslam da bir anda ‘sosyalist’ bir din olur. ‘Kapitalist’ ise bu defa İslam ‘kapitalist” ve ‘faizci’ bir din oluverir, hatta faizi haram saymaz!
Yönetim savaşçı bir karaktere sahipse İslam cihadı emreder. Hain ve teslimiyetçi ise bu defa aynı ulema takımı ayetleri çarpıtarak hıyaneti ‘İslamî’ bir icraat gibi gösterirler. Dayanakları hazırdır: “Eğer onlar barışa yanaşırlarsa sen de yanaş.” (Enfâl, 61) Oysa bu ayeti kerime, cihad sırasında kâfirler barış isteyip teslim olduklarında geçerli olur. Başkan Sedat’ınki gibi hıyanet durumlarında Yüce Allah ona ve bütün inananlara şunu emretmiştir: “Ey inananlar! Sizler daha üstün olduğunuz hâlde düşman karşısında, gevşemeyin ki barış istemek zorunda kalmayasınız. Allah sizinle beraberdir. Amellerinizi, eksiltmeyecektir.” (Muhammed, 35) Bu ulema İslâm’ın değil daima yöneticilerin yani iktidar sahiplerinin yanında yer alırlar. Bunu da maalesef değersiz makamlar ve kıymetsiz metalar uğruna yaparlar.
Dinsiyaset ilişkisi ve dinin siyasete alet edilmesi meselesi, İslâm ülkelerinin Batılılarla savaşıp topraklarını kaybettikleri döneme kadar Müslümanlarca bilinmeyen bir şeydir. Çünkü siyaset {sâse elhayk: Ata seyislik etmek, bütün işleriyle ilgilenmek anlamında Arapça bir kavram); halkın işlerinin fert, cemaat ve devlet düzeyinde çekip çevrilmesi ve yönetilmesidir. Buna göre, temizlik ve abdestten turun cihada, askeri galibiyetten uluslararası anlaşmalara ve ondan uluslararası hukuka… fert, cemaat ve devleti ilgilendiren tüm hükümlerin kaynağı odur. İslam ülkelerini yöneten bazı devlet adamları, temizlik ve şeffaflikten yoksun oldukları, oturdukları koltuklara yalan, dolan ve ikiyüzlülükle, yabancı elçiliklerden aldıkları referanslarla geldikleri, inançları, haysiyet ve onurlan pahasına da olsa onların buyruklarını yerine getirmeye amade oldukları için İslam adına hiçbir söz ve tasarrufta bulunamazlar. Bu, İslam’ın siyaset tarzı değildir. Siyaseti, islam’ın şekillendirdiği çağlarda ümmetimiz dünyanın zirvesine çıkmış ve insanlığa nizam vermiştir. Materyalist ve seküler anayasaların şekillendirdiği çağlarda, siyaset adamları da o anayasalara uygun nitelikte materyalist ve seküler kimseler olmuşlardır. Bunların belirgin vasıflan, Allah’tan uzak olmak, dinin fazilet saydığı değerlerden arınmak, İslam ve Müslümanlar ile alay etmektir. Onlar için yaşadıkları bu hayattan başka bir hayat olmadığı gibi ahiret diye bir olgu da söz konusu değildir. Tıpkı asırlar
…..
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Aktüel Siyaset
- Kitap Adıİsrail'in Sonu
- Sayfa Sayısı246
- YazarAssad Tamimi
- ISBN9944798037
- Boyutlar, Kapak 13,5x21 cm, Karton Kapak
- YayıneviMORALİTE YAYINLARI / 2009