Tekel direnişini, geleneksel sınıf hareketinin son; yeni ve güvencesizlik temelli sınıf hareketinin ilk örneklerinden biri olarak kendi tarihsel bağlamında değerlendiren “Tekel Direnişinin Işığında Gelenekselden Yeniye İşçi Sınıfı Hareketi” kitabı, sınıflar mücadelesinin bilgisini üretme çabasının somut ifadelerinden biridir. Kitap, sendikacılık alanından kadın işçiliğine, Kürt emekçilerin öznel konumundan özelleştirmelerin sınıf analizine kadar pek çok konuya değindiği gibi röportajları ve güncesi ile de yeni değerlendirmelerde kullanılabilecek veriler sunmaktadır.
Kitap yalnızca TEKEL direnişini değil önümüzdeki dönem yükselişe geçmesi beklenen güvenceli çalışma eksenli yeni işçi hareketlerini anlamak için de okura geniş bir ufuk sağlamış oluyor. (Radikal Kitap)
Kitap, sınıf hareketinin içinde bulunduğu daralmayı analiz ederken Tekel direnişinin ipuçlarını verdiği yeni emek hareketi hattını değerlendirmeye çalışıyor. (Birgün Kitap)
İçindekiler
I. TEKEL DİRENİŞİNİN ÜST ANLAMI
TEKEL Direnişi: Ne Eskinin Basit Devamı Ne Yeninin Kendisi – Yalçın Bürkev
TEKEL Direnişi: Sınıflar Mücadelesi Üzerine Anımsamalar – Metin Özuğurlu
II. DİRENİŞİN POLİTİK PUSULASI
Sınıfını Arayan Siyasetten Siyasetini Arayan Sınıfa: Güvencesizler – Arzu Çerkezoğlu-Özay Göztepe
İşçi Sınıfı Hareketi, Yeniden Kardeşleşme Sürecinin Motoru Olabilir mi? – Ferda Koç
III. GÜNLÜK NOTLARINDAN TEORİK TARTIŞMALARA
Direnişin “Bilinç” ile İmtihanı – Gökhan Bulut
Tekel Direnişi- Ekmek ve Gül – Fevziye Sayılan-Nuray Türkmen
IV. NEYE DİRENİYORLAR?
Özelleştirmelerin Krizine Karşı Toplumsal Olanı Savunmak – Nergis Mütevellioğlu
Asyalaşma, Güvencesizleşme ve Kamu Müdahalesi – Mustafa Sönmez
V. EGEMEN SİYASETİN GÜNDEMİ OLARAK TEKEL
Tekel ve Tütünün Öyküsü – Abdullah Aysu
AKP ve TEKEL Direnişi – Şükran Soner
Toplumsal Muhalefetin Adı: Tekel Direnişi – Nihal Kemaloğlu
VI. RÖPORTAJLAR – Hazırlayan: Gökhan Bulut
Mustafa Türkel
Gürsel Köse
Servet Akbudak
Deniz Bostancı
Hilal Akbulut
Şehmuz Uğur
Şuayip Geçir
Aygün Taşkın
VII. ÜLKE-GÜNDEM-DİRENİŞ
Hazırlayan: Çağrı Kaderoğlu Bulut
SUNUŞ
Bütün gücü ve araçlarıyla saldırdı AKP Tekel işçilerinin üzerine. Fakat olmadı, başaramadı yenmeyi. Çadırların söküldüğü gün Başbakanın ağzından dökülen “Böyle bir şeye bir daha asla izin vermeyeceğiz” sözleri, yürüttüğü psikolojik savaşta yenildiğinin itirafı gibiydi.
Peki olanların anlamı neydi?
İşte bu kitap, bu soruya yanıt arama çabasıdır.
Tekel direnişi üzerine daha derin düşünmek gerekiyordu. Bu; olanın hem anlaşılması hem de göstergelerinin açığa kavuşturulması bakımından yol gösterici olacaktı. Bunu yapmaya çalıştık.
Kitap, Tekel direnişini çeşitli yönleriyle ele alan toplam 11 makale, Tek Gıda-İş yöneticileri ve Tekel işçileriyle yapılan 8 röportaj ve 2009’un Kasım ayından 3 Nisan 2010’a kadar gün gün gelişmeleri içeren bir de günceden oluşuyor.
Makaleler bütünsel bir çerçeve etrafında kaleme alındı. Her bir yazar, Tekel direnişini değerlendirirken olması gerekeni betimlemeye değil olanı anlamaya çalışarak işçi sınıfı mücadelesinin geleceğine ilişkin önermelerde bulundu. Emek mücadelesinde yeni bir dönemin yaklaşmakta olduğu konusunda bir konsensüsle, Tekel direnişine dair bir okuma ve yazma çabasıydı bu.
“Tekel Direnişinin Üst Anlamı” başlıklı bölümün ilk makalesinde Yalçın Bürkev, “Tekel Direnişi: Ne Eskinin Basit Devamı Ne Yeninin Kendisi” başlığıyla Tekel direnişinin son dönem sınıf mücadeleleri açısından oturduğu yeri inceleyerek, direnişi yeni bir emek hareketinin oluşum süreci açısından ele alıyor. Metin Özuğurlu ise, “TEKEL Direnişi: Sınıflar Mücadelesi Üzerine Anımsamalar” isimli makalesinde, sınıf öfkesinin ve hak mücadelelerinin sınıf hareketindeki yönlendirici etkisi üzerine anlamlı ve yeni bir tartışma başlığı açıyor.
“Direnişin Politik Pusulası” başlıklı bölümde ilk olarak “Sınıfını Arayan Siyasetten Siyasetini Arayan Sınıfa: Güvencesizler” yazısında Arzu Çerkezoğlu ve Özay Göztepe, Tekel direnişi vesilesiyle, ülkemizde yaşanan proleterleştirme dalgasını zengin verilerle ortaya koyduktan sonra güvencesizlik ve hak mücadeleleri arasındaki bağı önümüzdeki dönem sınıf hareketinin ekseni açısından ele alıyor. Şimdiye kadar üzerine çok düşünülmemiş olan Kürt işçiliği konusu, Tekel direnişinin ulusal kimlik tartışmalarına kazandırdığı yeni boyutun genelleştirilmesinin mümkün olup olmadığı sorusu etrafında Ferda Koç’un “İşçi Sınıfı Hareketi, Yeniden Kardeşleşme Sürecinin Motoru Olabilir mi?” başlıklı makalesinde masaya yatırılıyor.
“Günlük Notlarından Teorik Tartışmalara” başlıklı bölümün “Direnişin ‘bilinç’ ile imtihanı” yazısında sınıf mücadelesinin en çok ele alınan alt başlıklarından biri olan sınıf bilinci tartışması, Tekel direnişinin göstergeleriyle yürütülerek sınıf bilincinin oluşum süreçleri anlaşılmaya çalışılıyor. Bu bölümün Fevziye Sayılan ile Nuray Türkmen tarafından kaleme alınan “Tekel Direnişi- Ekmek ve Gül” isimli diğer makalesi ise Tekel direnişi sırasında kadınların rolü ve konumunu, sınıf mücadelesindeki yeri bağlamında değerlendiriyor.
“Neye Direniyorlar” bölümünde, uluslararası ölçekte özelleştirme politikalarının yıkıcı sonuçlarını değerlendiren “Özelleştirmelerin Krizine Karşı Toplumsal Olanı Savunmak” yazısında Nergis Mütevellioğlu, özelleştirme karşıtlığının ekonomik ve sosyal dayanaklarını sıralıyor. Tekel direnişi bağlamında neoliberal kapitalizmin krizinin Türkiye’deki genel yansımaları ve özellikle güvencesizliğin genelleşmesinin nedenleri Mustafa Sönmez’in “Asyalaşma, Güvencesizleşme ve Kamu Müdahalesi” başlıklı yazısının konusunu oluşturuyor.
“Egemen Siyasetin Gündemi Olarak Tekel” bölümünde ise “Tekel ve Tütünün Öyküsü” Abdullah Aysu’nun anlatımıyla yer alıyor. Yazıda tarihsel seyri içinde tütün üreticiliğinin ve işkolundaki özelleştirmelerin serüveni anlatılıyor. Şükran Soner, AKP’nin genel politik hattında Tekel direnişinin yerini irdelediği “AKP ve Tekel Direnişi” yazısında, siyasal iktidarın işçi mücadelelerine bakışının röntgenini çekiyor. “Toplumsal muhalefetin adı: Tekel direnişi” başlıklı makalede de Nihal Kemaloğlu, toplumun genel desteğini gören Tekel direnişinin hangi boşluğu doldurduğunu görmemize yardımcı oluyor.
Röportajlar ve Günce
Kitapta yer alan röportajlar, Tekel direnişi sürecinin içeriden nasıl yaşandığı ve algılandığına dönük veriler olması bakımından değerli. Röportajlarda asıl gözettiğimiz nokta, herkesin her an söyleyebileceği/duyabileceği aktüel bilginin yanı sıra direnişin uzun erimli çıkarımlarının ne olabileceğine ilişkin doğrudan işçi cephesinin görüşlerini almak oldu. Tek Gıda İş Genel Başkanı Mustafa Türkel’le yaptığımız söyleşi, direnişin en önündeki ismin yaşam öyküsünü ve en genel görüşlerini kendi ağzından tanıtmayı hedefledi.
Kitabın içinde en emek yoğun çalışma ise Çağrı Kaderoğlu Bulut tarafından hazırlanan “Ülke-Gündem-Direniş” bölümüdür. Son günlerde yapılan kimi çalışmaların ve internet kaynaklı kimi derlemelerin aksine bu çalışma yüzlerce haber ve analiz metninin içinden titizlikle ayıklanmış bir arşiv çalışmasıdır. Yalnızca direniş alanının değil aynı zamanda da Hükümet ve parlamenter muhalefetin de Tekel açıklamalarını elde tutmak, direnişe verilen desteklerin, sendika yöneticilerinin görüşmelerinin seyrini görmek, direnişte günlük yaşananları daha kolay anlamayı ve gösterilen tepkilerin yerli yerine oturtulmasını sağlayacaktır. Bu bölüm ayrıca bundan önceki işçi mücadelelerini anlamaya dönük çabaların eksikliğini hissettiği genel manzaranın oluşum seyri bilgisini içermesi bakımından da önemlidir.
Nota Bene Yayınlarının ikinci kitabı olan “Tekel Direnişinin Işığında Gelenekselden Yeniye İşçi Sınıfı Hareketi”, sınıflar mücadelesinin bilgisini üretmeyi ve yaygınlaştırmayı hedefleyen bir çalışmadır. Eksik ve yanlışları editöre, katkı ve faydaları esas olarak Tekel direnişçilerine ve ardından kitabın yazarlarına aittir.
Sınıf mücadelesine küçük bir katkı olmasını dilediğimiz kitabımızı Tekel direnişi şehidi Hamdullah Uysal’ın anısına adıyoruz.
Gökhan BULUT
İkinci Baskıya Önsöz
Tekel direnişinin ayak izlerini takip etmeye çalıştık ve bıraktığı izlerden yola çıkarak nereye gidebileceğine ilişkin öngörülerde bulunduk. Direnişi değerlendirirken, Tekel işçilerinin elindeki fener ışığının düştüğü yeri görmeye çabaladık. Tekel direnişini geçmişteki referansları ve geleceğe bağı çerçevesinde ele almaya çalıştık.
Sınıf hareketi açısından milat değilse bile çok önemli bir köşe taşı olan Tekel direnişinin sokakta yaşandığı günlerin ardından yazılan bu makaleler, hayatın “rasyonalitesi” karşısında
umudun yaratıcılığını tercih eden ve daha çok umut besleyebilmek için hayatın ta içine gözünü diken bir büyük uğraşının küçük parçaları olma amacı taşıyor. Bunun bizlere yüklediği sorumluluk, zaman zaman ağır da olsa temel cesaret kaynağımızdı.
Gerek tek tek yazarlara, gerekse yayınevimize gelen tepkiler, bizleri motive etti ve eksikliklerimiz konusunda bilgilendirdi. Aldığımız her bir görüş, kitabın merkezinde bulunan kolektivite anlayışının dışa da yansıdığının göstergesiydi ve bu bizlere, niyetimizin gerçekleştiği hissini verdi. Tekel Direnişinin Işığında Gelenekselden Yeniye İşçi Sınıfı Hareketi kitabında meseleyi ele alış biçimi olarak ortaya koyulan perspektifin karşılık bulduğuna inanıyoruz.
Tekel direnişi, güvencesiz emek hareketinin, sınıf mücadelesinde temel güzergâh olacağına ilişkin önemli veriler sundu. Kitabımızın ikinci baskısını yapma gereğini de direnişin verilerini işleyen yazarların kullandığı yöntemlere olan genel ihtiyacı açığa çıkarması olarak yorumluyoruz.
Nota Bene Yayınları, yaratıcılığın ve iradenin hükmüne güvenerek, yaşanan onca kargaşanın arasında, toz duman içinde parmağının ucuyla insani ve bilimsel olanı göstermek ve “buraya dikkat” demek üzere yola çıktı.
Bu çerçevede, Tekel Direnişinin Işığında Gelenekselden Yeniye İşçi Sınıfı Hareketi kitabının ikinci baskısını, değerli görüşleriyle kitabın koyduğu çıtayı yükselten herkese teşekkür ederek sunuyoruz.
Gökhan BULUT
Tekel Direnişi:
Ne Eskinin Basit Devamı
Ne Yeninin Kendisi
Yalçın Bürkev*
TEKEL direnişi Türkiye’nin derin siyasal dönüşümler yaşadığı bir sürecin tam ortasında patladı.1 Toplum, özellikle de genç kuşaklar, Zonguldak yürüyüşünden (1991) bu yana TEKEL direnişi vasıtasıyla ilk kez ciddi bir işçi mücadelesiyle tanışmış oldu. Egemenler arasındaki çatışma içinde ufuklarını yitirmiş olan emekçiler, TEKEL direnişi sayesinde bir emekçi ufkunun da varolabileceğini gördüler. Bu nedenle de direniş nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın, yarattığı sarsıcı etkileriyle daha şimdiden egemenler karşısında önemli bir başarı elde etmiş oldu ve işçi hareketinin tarihinde önemli bir dönemeç oluşturdu.
Yaklaşık 20 yıldır işçi mücadelesinden uzak kalmış olan sol açısından bu etki esas olarak toplumsal mücadeleye umudun yeniden aşılanması sonucunu doğurdu. Körelen refleksler uyarıldı, kafa karışıklıkları biraz daha berraklaştı….
_______________________________
1. Hükümetin 4-C kadrosuna nakilleri için 1 ay süre dayatmasını yargıya taşıyan TEKEL işçileri, Danıştay’ın 1 Mart’ta (2010) itirazlarını yerinde bularak yürütmeyi durdurmasının ardından çadırlarını söktüler ve böylece direniş yeni bir aşamaya girmiş oldu.
Bu satırlar TEKEL direnişinin ardında önemli beklentiler ve tartışmalar bırakarak yeni aşamaya girdiği Mart 2010’da kaleme alındı ve Nisan başında tekrar gözden geçirildi.
* Araştırmacı, Yazar
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Aktüel Siyaset Araştırma-İnceleme Güncel Sorunlar Siyasal Hareketler-Eylemler-Topluluklar
- Kitap AdıTekel Direnişinin Işığında Gelenekselden Yeniye İşçi Sınıfı Hareketi
- Sayfa Sayısı368
- YazarGökhan Bulut
- ISBN9786055513016
- Boyutlar, Kapak13,5 X 21,5 cm, Karton Kapak
- YayıneviNotaBene Yayınları / 2010