Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Kabala: Musevi Mistiklerinin Yolu
Kabala: Musevi Mistiklerinin Yolu

Kabala: Musevi Mistiklerinin Yolu

Perle Epstein

I. Bu çalışma,Kabala’yı son derece berrak bir şekilde ve mistik bilgiye karşı içten bir duyguyla açıklamaktadır. Bu eseri tüm okuyuculara öneririm -Isaac Bashevis Singer-…

I. Bu çalışma,Kabala’yı son derece berrak bir şekilde ve mistik bilgiye karşı içten bir duyguyla açıklamaktadır. Bu eseri tüm okuyuculara öneririm -Isaac Bashevis Singer-

Musevi mistisizmi,beşbin yıldan daha uzun bir süredir bazen parlak ,bazende karanlık bir dönem yaşayarak geliştirilmiştir.Bu öğreti ,geçmişte olduğu gibi günümüzdede ,hatta museviler arasında bile pek az anlaşılmaktadır. Kabala’da ,Perle Epstein , bu ilgi çekici dünyaya (onun yöntemlerine, okullarına ve uygulayıcılarına) canlı ve kolay bir giriş sunmaktır.Kabala’nın ünlü bilgelerinin ve ermişlerinin yaşamları yardımıyla Kabala tarihinin izlerini sürmekte ve Sefer Yetzirah ile Zohar gibi kaynaklardaki gizli geleneklerin Yumağını çözmektedir.Kitabın içinde ,Simeon bar Yohai ,Isaac Luria ,Abraham Abulafia ve Baal Shem Tov gibi önemli Kabalacıların deyişleri yardımıyla ,Eki Ahit’in gizli öğretilerinden dini törenlere esrik dualara ve yoğun meditasyonlara kadar geniş bir alanda bilgi verilmektedir.Yazar,eser boyunca, Kabala’ya göre aydınlanma yolunu açıklarken bir yandanda gerçek Musevi ruhunu nakletmektedir. Baal Shem Tov’un torunlarından biri olan Perle Epstein Ph.D. ,mistisizm ve diğer konularda kitap ve makalenin yazarıdır.

***

İÇİNDEKİLER

Önsöz … İX

Giriş…xii

I-MİSTİK YAŞAM… 19

I.Hazırlık Aşaması: Huşuyu Geliştirmek…21

Gizli Bahçe…21

Bahya Ben Josep Ibn Paquda: “Tanrı’yı Kalbinle Tanı”…24

Safed: Musevi Shangri-La…31

Moses Cordovero’nun “On üç Kutsal Niteliği”…36

Hayat Ağacı…38

Isaac Luria: Safed’in “Aslanı”…41

Moses Luzzatto ve Çevresi…48

Beth El’in Sırları…56

II.Aşk: Tanrı’ya Yolculuk…59

Yolcuya Uyarılar…61

Mutlak’ın Bir Görüntüsü…64

Rabbi Nehuniah Ben Hakana:

Tarın’nın Tahtına Yaklaşmak…68

Işığın Kitabı…71

Kozmik Bedeni Açığa Çıkartmak…73

Tann’nın Dişi Yüzü..75

Tarın’nın Tutkulu Arayışçıları…77

I.KABALACI UYGULAMALAR…81

Kürelerin Yolu…83

Rabbi Simeo Bar Yohai ve “Zohar” …85

İlahi İsimlerle Kozmik Ağaç…87

Kral Süleyman’ın Nefes Alıştırmaları…90

“Shema” Üzerine Meditasyon…92

Abraham’m Ruhani Yolculuğu…95

Kürelerin Kaynaşması…100

Taocu Meditasyonla Benzerlikleri…103

Harflerin Yolu…107

“Tzeruf ’ Üstadı: Abraham Abulafia (Harf Permütasyonu)…115

Mistik Kitle Ayaklandıncısı…117

Heves…127

İsim Üzerine Meditasyon…129

“Shefa” Ölümsüz Akım…133

Dağ Büyüklüğündeki Harfler…136

Akko’lu Isaac: “Tevrat İçin Benliğinizi Öldürün”…139

Tzeruf’ta Sonraki Yansımalar…142

Esrime Yolu: Hasidizm…147

Baal Shem Tov: İnsancıl, Pratik ve Bilge…152

Hasidik Metod: Dua…154

Gezginci Bir Vaiz Baal Shem Tov’un Müridi Oluyor…158

Hasid’in Bilinçaltındaki Yolculuğu…160

Üç Dev…166

Rebbe Nachman’ın Tanrı’yla Sohbetleri…169

Rebbe Shneur Zalman: Entelektüel Mistik…174

Hayvansal Ben’e Boyun Eğdirmek…178

Gerçek Sabbath’ı İnşa Etmek …180

Lubavitch’li Dov Baer: Esrimenin On Aşaması…181

DEVEKUTH: TANRI’YA BAĞLANMAK…187

Tanrı’nın Yolu…189

Peygamberlik…191

Doğaüstü Rehberler…193

Joseph Caro’nun Gizli Güncesi…197

En Yüksek İmgelem (Vizyon)…204

Son Söz: Kabala‘nın Geleceği Üzerine

Kişisel Düşünceler…207

Sözlük…213

Kaynakça …217

ÖNSÖZ

Kabala konusundaki kendi araştırmalarım üzerinde heyecan yandırıcı, çığır açan bir etkisi olan Kabala: Musevi Mistiklerinin Yolu kitabının yeni baskısını benim tanıtmam, bana çok uygun göründü. Bu egzotik alanı anlatmaya çalışan çoğu kitabın karanlık, akıl karıştırıcı denizinin ortasında iken, Musevi mistisizminin ne olduğunu anlamak için yolu aydınlatan Perle Epstein’in berrak ışığını buldum. Onun güçlü tarihsel vurgusu, kutsal metinlerden yaptığı doğrudan alıntılar ve İbranice terimlerin doğru kullanımı, hepsi birden geniş ve çoğu kez korkutucu olan bu alandan bir anlam çıkarmama yardımcı oldu.

Bu kitap ayrıca, Kabala’nın pek çok karışık öğeyi diğer gizemli geleneklerle paylaştığı kuşkusunu da doğruladı. Örneğin, değiştirilmiş soluk alma şekillerinin, özel beden duruşlarının ve karmaşık göz önünde canlandırma tekniklerinin hepsinin, sadece yoga veya Taoculuk’ta değil, Musevi mistisizmi ile de akrabalığının varolduğunu göreceksiniz. Dr. Epstein, güçlü bir birleştiricilik hassasiyetiyle, düşünce ve uygulamadaki bu çarpıcı benzerlikleri kitap boyunca ortaya sermektedir.

Bu kitabın yazıldığı yıllarda, bu kolay bir iş değildi. Gershom Scholem’in kuru ve bilgece hikâyeleri ve Martin Buber’in eski Hasidik masallarının stilize tercümeleri dışında, bu konuda İngilizce olarak yazılmış olan, gerçek değer de bir eser yoktur. Kabala hakkında anlamlı bir şeyler öğrenmek isteyenler için durum gerçekten de ümit kinciydi. Tabii büyücülerin Kabala hakkında açıklamaları vardı fakat bunların değeri hakkında soru işaretleri vardı ve hâlâ da vardır; özellikle de rahip adayları yönünden. Bilgelerin dediği gibi, yarım gerçekler, bazen yalanlardan daha tehlikelidir. Bu tür kitaplar, yanlışlar ve yanıltmalarla doludur.

Perle Epstein’in kitabı ise böyle değildir. Güçlü bir yeshivah zemini üzerine oturmuş olan kendi Kabala’sında, gerçek bir Musevilik takdiri, onun eski yaşam biçimine ve görünüşüne olan takdirini gördüm. Bu konudaki diğer kitapların aksine bu kitap, otantik bir Musevi kulunu bizlere aktarıyor ve bu, bana çok hoş geldi. Yazar, Museviliğin geniş yapısına yüzyıllar boyunca, kişisel, mistik ifade için nasıl bir çerçeve oluşturduğunu inandırıcılıkla aktarıyor; Kitabı Mukaddes’in gizli öğretilerinden gizli dualara ve İbrani alfabesine dayanan meditatif tekniklere kadar. Kabalacıların bütün aktivitelerinde, ahlak ku-ramlarının sağlam zemininde kaldıklarını, kutsal merdivenlerden tırmanmanın her zaman sabırla, adım adım ilerlenilen bir yolculuk olduğunu berrak bir şekilde göstermektedir.

Bu Musevi ruhunu, Perle Epstein’in bu kadar iyi aktarmasına şaşmamak gerekir. New York City’de büyüdüğü için çok iyi bir geleneksel Musevilik eğitimi aldı; yani o günlerde bir kadının alabileceği en iyi eğitimi. Belki bundan da önemlisi, yetişkinlik çağında en önemli öğretmeninin, ölümü hepimiz için büyük bir kayıp olan klasik Kabalacı metinlerin ünlü çevirmeni ve yorumcusu Rabbi Aryen Kaplan olmasıdır. Kaplan uzun yıllar boyunca ona, gizli yazıların inceliklerini öğretirken, tarihte ilk kez bu yazıların Ingilizce çevirilerini de yapıyordu. Kabala, her zaman en iyi öğretmeni bulmamız gerektiğini vurgular ve Dr. Epstein’in kitabı, kendisinin bu kuralı çok iyi uyguladığının bir göstergesidir.

Bu kitabın ilk yayınlanışından bu yana, Musevi mistisizmine olan ilgide büyük bir patlama oldu. Museviliğin gizemli dalma duyulan canlı merak sürekli artmaktadır ve artık Kuzey Amerika’nın birkaç büyük şehri ile sınırlı değildir. Kısmen kendi kitaplarıma ve sunuşlarıma bağlı olarak, olmadık yerlerde, Kabalacı çalışma ve uygulama hakkında daha fazla bilgilenmek isteyen kadın ve erkeklerden istekler almaktayım. Dünyanın her yerinden, her inançtan ve her kültürden gelen bu insanlar, bu eski bilgi yoluna birdenbire güçlü bir çekim duymaya başladılar. Bu nedenle, Kabala: Musevi Mistiklerinin Yolu adlı bu kitabın son bölümünü okuyunuz ve fazla uzak bir geçmişte kalmamış olan yıllarda, Hasidik toplumların dışındaki Kabalacı araştırmanın çok yalnız ve tek başına yapılan bir iş olduğu yolundaki doğru bilgileri edininiz.

Son on yılın Kabala araştırmaları, Dr. Epstein’in kitabının önemini azaltmamaktadır, Bu kitap, Musevi mistisizminin, dünyasma sürükleyici bir giriş olacak, bilgi ve bilgeliğin bu çok eski geleneği hakkındaki anlayışımızı zenginleştirecektir.

Eduıard Hoffman, Ph.D.

GİRİŞ

On üçüncü yüzyıl Musevi mistiklerinden birine, hitbodedut ya da meditasyon sanatını öğrenmek isteyen bir mürit geldi.

“Mükemmel denge durumuna ulaştın mı?” diye sordu Usta.

“Sanırım,” dedi mürit; dindarca dua etmiş ve iyi şeyler (işler) yapmıştı hep.

“Biri sana hakaret ettiğinde kendini incinmiş hisseder misin? Övgü aldığında, yüreğin memnuniyetle kabarır mı?”

Mürit bir süre düşündü ve biraz mahcup bir tavırla yanıt verdi: “Evet, sanırım hakaret gördüğümde inciniyor ve övüldüğümde gurur duyuyorum.”

“Öyle ise git ve birkaç yıl daha dünyevi acı ve zevklerden uzaklaşmaya çalış. Sonra tekrar gel, sana meditasyonu öğreteyim.”

Tabii ki bu mistik adayı, eşyasını toplayıp, alçakgönüllülüğü öğreninceye dek benliğini terbiye etmek için bir mağarada inzivaya çekilmedi; çünkü alçakgönüllülüğe ulaşmasında ona yol gösterecek olan tüm kurallar ve günlük uygulamalar, geleneksel Musevilikte vardı. Sabah ekmeğine okuduğu şükran duası, ona besininin dayanağı olan ilahi zemini hatırlatırdı. Soluk almak, yemek yemek, uyumak, karısı ile sevişmek ve komşusu ile alışveriş yapmak gibi olağan işlerdeki “mucize”yi gözlemleyerek, kendini önemsemekten kurtulabilirdi. Bu Musevi mistiğinin öğrencisi, tüm dikkati bu konu üzerinde yoğunlaşmış olan, bir zihinle ve günlük hayatta tümüyle toprağa kök salmış bir tavırla, kendini kaçınılmaz bir şekilde Tanrıya ulaştıracak olan manevi merdivenlerden tırmanarak, kendini aydınlanma için hazırladı. Emirleri, tüm dikkati ile yerine getirerek, en sonunda benliğini o derece yok etti ki, “Huşu” adı verilen ve Tanrı’nın sürekli varlığı karşısında duyulan o mertebeye ulaştı. “Huşu”, zamanla “Sevgi”ye ve “Sevgi”de “Bağlanma”ya dönüşecektir. “Tarınyı sev. sesini dinle ve… O’na sadakatle bağlan; çünkü bu senin hayatın ve günlerinin uzunluğudur,” der Deuteronomy’nin yazan. Bu bildiri, Kitabı Mukaddes’ten bu yana, Musevi mistikleri tarafından harfi harfine uygulanmıştır. Bu açıdan bakınca, Kitabı Mukaddes’in büyük bir bölümü, duyusal bağlanmalardan uzak durma yolunu planlayan öğretici bir kılavuz gibi okunabilir; ruhsal mücadelenin doruklarım, en cehennemsi karanlıklarla yüzleştirir (Psalms-Şiirler) ve ruhun, Yaradanı ile birleşmesini resmeder (Şarkılann Şarkısı).

Parlak bir Hasidik düşünür olan Mezerich’in Maggid’i bunu şöyle ifade eder:

Bir insan, bütün dünyaları geçene,

Tanrı ile bütünlemene ve bedensiz dünyadan tümüyle kaybolana dek, benliğini bedeninden soyutlamalıdır.

Öğrencisi olan Shneur Zalman, bu oluşuma bittul hayesh, arzu duyan benliğin etkisizleştirilmesi adım verdi. Bununla birlikte Musevi mistikleri, saçma gibi görünen manevi ve dünyevi bir karışımdırl. Museviler, yaradılış olarak pratik insandır, ayaklan yere basar. Neredeyse içgüdüsel olarak, yukarıya çıkan şeyin aşağıya inmesi gerektiğini ve her ne kadar bu dünya “aldatıcı” görünse de “ruh için bir okul” olduğunu bilirler. Ayağımız yerde ve başımız havada yürümek güç bir iştir. Öğretmen, benliğini pazar yerinde yok etmesini istediğin-de öğrencisini, köklerinin, insanlar, hayvanlar, bitkiler, mineraller, ıstırap, sevinç, üreme ve ölüm bulunan dünyamızda, en yüksek dallarının ise sessiz, bilinmeyen ve bilinemeyecek olan sonsuzlukta bulunan bir ağacın ilk ve en alçak dalma yerleştirmektedir. Dahası, Musevi mistik, ağacın kökleri arasında rahatça yol almayı öğrendiğinde, yüksek ve en alçaktaki dünyaları bir araya getirme sorumluluğunu da yüklenecektir sonunda. Musevi mistikten sosyal, politik, aile ve toplum hayatı içinde yer alması beklenirken aynı zamanda Tanrı ile de mutlak ve daimi bir paylaşma ve beraberlik içinde olmalıdır.

Musevi için toplu yaşam ve dini görevler birdir. Mistik, en kişisel ibadetlerinde bile kendisini çevresindeki insanlardan soyutlayamaz, çünkü inancının özü Sinai’deki ilahi vahiy bile tek kişiye değil, altı yüz bin kişilik bir topluluğa indi. O zamandan beri de, Musevi mistik deneyimi toplumsal olarak paylaşılmaktadır. Istırap ve zulüm, Mesih tarafından kurtarılma ümidinin bu deneyime sızmasına, sürgün ise, ulusalcüıkla yoğrulmasına neden oldu. Yabancı despotlar Musevi toplumunu yok etmek ile meşgul değilken, o zaman da sahte Mesih’ler ve toplumun içindeki kâfirler, bu mistik görüşü yok etmek için ellerinden geleni yapıtı. On yedinci yüzyılda, kendisini Mesih ilan eden İzmir doğumlu Sabetay Sevi, bütün Avrupa ve Orta Doğu’daki Musevi cemaatlerini kökünden yok etmeyi başardı. Onun ellerinden kurtuluşu bulacağını uman kendinden geçmiş güruhlar, bu hasta ruhlu liderin ardından Türkiye’ye kadar geldi. Evine geri dönenler, kendilerini yıkılmış, parasız-pulsuz, göçebe olarak buldular. Kör inanç-larının peşinden gidenler, başıbozukluğa ve toplum düzenin dışına düşerek din değiştirdiler. Sabetay Sevi (sonunda kendisi de Müslüman oldu), mistik kurtarıcılık adına Musevi mistisizmini neredeyse yok etmeyi başarıyordu.

Bu bozgundan sonra, yüzyıldan fazla bir süre boyunca geleneksel mistisizme gerçekten bağlı olanlar, on sekizinci yüzyılda Avrupalı Hasidim olarak ortaya çıkana kadar alıştırmalarını gizlilik içinde sürdürdüler. Hasidik hanedanlar gerileme devrine girdikten sonra Tzaddik adlı kişilerin etrafına toplanan mezhepler, tekrar ortaya çıktı. Tzaddik’in ilahi gücünün büyüklüğünün, cin çarpmış fedailerden oluşan tüm bir toplumu değiştirebileceğine inanılıyordu. Erkekler, işlerini güçlerini bularak, egzotik giysiler giyip, Tzaddik’lerinin adına egzotik hareketlere girişti, onu tahtırevanla sokaklarda gezdirdi ve sahiplerinin ihtiyaçlarını karşılama uğruna, kendi ailelerini açlık ve sefalet içinde bıraktı. Bu tür bir tapınma, başka bir insanın mutlak manevi hükmü altına girmeyi geleneksel olarak çok zor bulan Musevilere çok ters düşmekteydi. Büyük ustaları her zaman saydılar fakat Museviler bir “oyma put” karşında hiçbir za man diz çökmedi; hatta manevi ustalarının ilahi görüntüsü önünde bile. Yine de Museviler, bugün bile görülen öğretmene tapınmaya karşı güçlü bir yatkınlığa sahiptir.

Toplumsallık yanı nedeniyle Musevi mistik uygulamaları çifte yük taşımaktadır: Kişi, yalnızca Tarın’ya sevgi ile bağlanmayı öğrenmekle kalmamalı, tüm toplumu, tüm evreni de kendisi ile birlikte Tanrı’ya ulaştırmalıdır! Ve bu süreç içinde tüm evreni mahvetmemek için kendisi mükemmel olmalıdır. Musevi mistiği, kendisine Musa’yı örnek olarak, bütün günlük uğraşlarında, her bir soluk alışı ile tüm dikkatini Tann üzerinde yoğunlaştırmalı fakat her zaman o “yüksek yer’den aşağı inmeli ve insanlar arasında yaşamalıdır. Tanrı’ya bağlanarak ve onun “boyunduruğuna” girerek öyle bir sevgi gücü geliştirir ki, ku-surlu insanlarla dolu bu dünyaya Tannsal bir sevgi akışı sağlar.

Başlangıcından beri Musevi mistik uygulamaları gizlilik içinde sürdürüldü. On birinci yüzyıl Ispanya’sında İbn Gabirol adlı bir filozof bu gizli ve sözlü öğretilen “Kabala” yı da gelenek başlığı altında toplandı. Fakat bu, bizi yanı İtmamalıdır. Ortaçağın on birinci yüzyılından çok daha öncelerden beri, zaman ve mekân gözetmeksizin, aynı manevi yaşam tarzı ve uygulaması ve toplumla iç içelik ağırlıktaydı. Ancak Kabalacılar görevlerini çok iyi yaptı. Musevi topluluğun içinden ve dışından gelebilecek zulümden korkarak zaten çok karmaşık ve gizli olan bir geleneği daha da derinlere gömdüler. Bugün Kabala diye bilinen karmaşık şemaları ve mistik metinlerini, acemi gözleri şaşırtmak için çoğu kez bilerek çarpıttılar. Gelenek, sözlü olarak ustadan öğrenciye, ağızdan ağza geçti; böylece bir yandan doğru olarak aktaniması sağlanırken, diğer yandan öğrenciye de kişisel rehberlik yapılmış oldu. On üçüncü yüzyılda, İspanya’da bu geleneğin büyük bir bölümü Zohar adlı bir kitapta gün ışığına çıktı. Fakat Kabalacı inançlann ve uygulamalann bu “açıklamaları”, ne sıradan insanlara, ne de bilginlere pratik uygulamalar hakkında bildiklerinden daha fazla bir şey öğretti.

Kabala, bilgiye dayalı bir öğreti değildir; ayrıca Talmud gibi, Musevi Kanunu ’nun mantıklı bir açıklaması da değildir. Kabala en başta ve ilk önce bir bütün olarak Musevilikle içice geçmiş ve tümüyle ona dayanan mistik bir uygulamadır. Tevrat’taki temelini anlamadan Kabalacı “meditasyon”u uygulamaya kalkmak, kanatsız olarak uçmayı denemek gibi olur.

İbranice bilmeyen biri, mistik hayatını bir Musevi gibi yaşayamaz, çünkü düşünce malzemesi Tevrat’ın dilidir. Değişik Kabalacılar, meditasyon malzemesi olarak, her bölüme ve ayete ayrı ayrı verilen özel harfleri kullandılar. Diğer manevi öğretilerin de çoğunda aday, günlük hayattan uzaklaşmaya ve sessiz bir yere çekilerek derin düşünceye dalmaya zorlanırken, Musevi mistik, dünyasal etkinliğin tam orta yerinde, yeni bir şekilde yaşamaya başlamaya zorlanır. Talmud bilgelerinin ilk öğüdü, “ekmeğini tuz ile ye, suyunu azar azar iç, yerde yat, kapalı bir yaşam sür ve çok çalış” olacaktır.

Değişik ustalar bu öğüdü değişik şekillerde yorumladı. Musevilerin çok dağınık olmaları, tutarlı bir mistik uygulama okulunu olanaksız kıldı. Dağınık ve çoğu kez birbirine uymayan kültürlere sahip topluluklarda bile Musevi mistik uygulamalann çok benzer olması hayret edilecek bir durumdur. Bunda, ortak dil olan İbranice’nin kuşkusuz ki yararı olmuştur. Eski mistikler görsel tecrübeye ve düşünmeye büyük önem verdi. Sephardik Museviler daha çok, meditasyonun kehanet yönü ve Musevilerin kutsal bir topluluk oluşu üzerinde durdu. Avrupalı mistikler, duayı kutsal bir statüye yükseltti. Tevrat ve Kanunların rehberliğinde Kabala, bazen karanlıklara dalarak, bazen de aydınlığa çıkarak, beş bin yıl boyunca yayıldı. Musevilerin günlük hayatla içice oluşu nedeniyle çoğunlukla fark edilememekle beraber, mistisizm yaygın bir şekilde yeniden baş verdi. Kabala en iyi şekilde, öğretileri yoluyla anlaşılabilir; çünkü tümüyle büyük ustalann sözleri ve Musevi yaşam tarzına kişisel uyarlamalarından kaynaklanmaktadır.

“Tanrı kıyafet değiştirerek dolaşır””

İsrail turundaki bilinmeyen bir dinsiz.

I

Mistik Yaşam

Hazırlık Aşaması (Huşuyu Geliştirmek)

Gizli Bahçe

Kabala üzerinde çalışmak, muhteşem fakat tehlikeli bir bahçeye girmeye benzetilebilir. Giriş kapısını açar açmaz kendinizi dev sarmaşıkların, hareket eden çiçeklerin, altın rengi kuşların ve konuşan kelebeklerin arasında bulursunuz. İkinci kapıdan geçersiniz ve sahne değişir. Şimdi, üzerinde güneş ışıklarının parlaklığını taşıyan sular sarar çevremizi. Yakından baktığınızda, bunun büyük bir sarayın mermer girişi olduğunu anlarsınız. Bir kapı daha Açtığınızda, şekillerinden kurtulmuş seslerin dünyasına gireceksiniz. Burada duyacağınız kanat sesleri, tekerlek .şeklindeki melekler olan ofanim’lerin diyarına geldiğinizi bildirir. Bu bahçenin her bir kapısı, sizi hayali (sanrısal) görüntülerin ve tuzakların içine çekecektir.

Psikolojik, ahlaki ve ruhsal benliklerini bir bütünlük içinde kaynaştırmış olan başarılı hacı, yolculuğuna açık bir alana ulaşana dek devam edecektir. Bu alanda öyle bir aşama vardır ki, dallarının her biri bir dünyayı, ya da ruhsal algılama düzeyini temsil eder. On değişik renkteki kürelerden oluşmuştur. “Yaşam ağacı’na ulaşan…

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yazarın Diğer Kitapları

Men-e-men Birazoku

Aynı Kategoriden

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur