Eserleri üzerinde durulan şairler Üzerinde çalışılan metinler Ses bilgisi Şekil bilgisi Metinlerin alındığı mecmualar-işaretler Safiden manzûmeler Hümâmiden manzûmeler Hassândan manzûmeler Ezheriden manzûmeler Şirazîden manzûmeler Şemsiden manzûmeler Ulviden manzûmeler
***
İÇİNDEKİLER
ÖNSÖZ
BİBLİYOGRAFYA
GİRİŞ 1-18
ESERLERİ ÜZERİNDE DURULAN ŞAÎRLER 1 – 9
ÜZERİNDE ÇALIŞILAN METİNLER 9-17
KISALTMALAR 17-18
GRAMER 19-144
SES BİLGİSİ (Fonetik) 19-63
I. VOKALLER (1-66) 19-48
A. VOKAL DEĞİŞMELERİ (1 -6): 1. ile meselesi (1-4); 2. u/o ve ü/ö (5-6);
B. VOKAL UYUMU (7-53): 1. incelik – kalınlık bakımından vokal uyumu (8- 10), 2. Yuvarlaklık-düzlük bakımından vokal uyumu (II) a. Kelimelerde yuvarlaklaşma (12-16) 1. – ğ ve -g’Ierin düşmesi sebebiyle (12) 2. Dudak konsonantları sebebiyle (13) 3. Teşkil eklerindeki yuvarlak vokal sebebiyle (14) 4. Bir sebebe bağlı olmadan yuvarlak vokal taşıyanlar (15-16), b. Eklerde yuvarlaklarına (17-53) 1. Vokali aslında yuvarlak olan ekler (18-22) 2. Vokali sonradan yuvarlaklanmış ekler (23-24). c. Düz vokal taşıyan ekler (35-53) J. Tek vokalden ibaret olanlar (36-37) 2. Bir kon- sonant-bir vokalden meydana gelenler (38-42) 3. Bir vokal-bir konsonanttan meydana gelenler (43-44) 4. Konsonat-vokal-konsonanttan meydana gelenler (45-51)
5. Vokal-konsonant-vokalden meydana gelenler (52) 6. iki heceli ekler (53); C.
VOKAL TÜREMESİ (54); D. VOKAL DÜŞMESİ (55-57): i Kelime babında (55), 2. Kelime ortasında (56-57); E. BİRLEŞME (Contraction-Sandhi) (58-60):
F. ARUZ VEZNİNİN ORTAYA ÇIKARDIĞI MESELELER: (61-66): 1 Vokal düşmesi ve birleşme (61-64) a. Çeşitli kelimelerle yapılanlar (61) b. ki ile yapılanlar (63) c. i- fiili ile yapılanlar (64), 2. Vokal uzamaları (imâle) (65), 3. Vokal kısalması (66).
II. KONSONATLAR (67-114) 48-63
A. KONSONANT DEĞİŞMELERİ (67-95): 1. k/h değişikliği (67-69) a.
* Kelime başında (67) b. Hece başında (68) c. Kelime ve hece sonunda (69), 2. k-/g- değişikliği (70-71), 3. ğ ve g seslerinin gelişmesi (72-77) a. Birden fazla heceli kelimelerin sonunda (74-75) b. Teşkil eklerinin ve kelimenin bünyesine dahil he çelerin başında (76) c. Tasrif ekleri başında (77), 4, g/v derişmesi (78-80) a. Yuvarlak vokallerle (79) b. Düz vokallerle (80), 5. ğ/v değişmesi (81-82) 6. b/v değişmesi (83-86) a. Kelime başında (83) b. Kelime ortasında ve hece başında (84- 86), 7. b-/p değişmesi (87), 8. n/m değişmesi (88), 9. n/ğ ve n/g değişmesi (89)-92), t-/d değişmesi (93-95) a. d- olanlar (94) b. t- halinde kalanlar (95); B. KONSONANT BENZEŞMESİ (96-100): 1. İmlâsı kalıplaşmış ekler (96), 2. Kelime içinde tonlulaşma (sonoı isarion) (97-100) a. Vokallerin tesiri ile vokallerle konsonantlar arasında benzeşme (97-100) -t-/-d- (98) -k-/-g- (99) -k-/g- (100) C. METATEZ (101-102); D. KONSONANT TÜREMESİ (103-106): 1. Yardımcı -y- ve -n- (103-105), 2. ikizlenmesi (106); E. KONSONANT DÜŞMESİ (107- 113): 1. Orta hecede -1- düşmesi (108), 2. y- düşmesi (109-111), 3. -y düşmesi (112-113); F. HAPLOLOGİE (114).
ŞEKİL BİLGİSİ (Morfoloji)
1. İSİM (115-173)
A. ÇOKLUK (115); B. İYELİK EKLERİ (116-121); C. ÎZAFEJ TER- KÎBİ (122-124): 1. Tayinli izafet (122), 2. Tayinsiz izafet (123), 3. Eksiz tayııtft| izafet (124); D. İSİM ÇEKİMİ (125-149): 1. Genitıv eki (125) 2. Dativ eki (126), Dativ ekinin tarihî gelişmesi (127-129), 3. Akkuzativ eki (130-136) a. -ı, i (13 b. -n (123) c. -n-ı, -n-i (133) d. Eksiz sarih akkuzativ (134-136), 4. Lokativ eki (137), 5. Ablativ eki (138), 6. Ekvativ eki (141), 7. Cihet ekleri (144-146), trumental ekleri (147-149); E. SAYI İSİMLERİ (150-152): 1. Asıl sayı isimleri (150), 2. Yabancı menşeli sayı isimleri (151), 3. Sıra sayı isimleri (152); – F. İSİMDEN İSİM YAPMA EKLERİ (153-159): 1. -cı, -d (154), 2. -daş, -des (155), 3. -lık, -lik (156). 4. -lu, -lü (158). 5. -suz. -süz (159); G. FİİLDEN İSİM YAPMA EKLERİ (160-173): 1. -k, -(u)k, -(ü)k (161-162), -ak, -ek (162), 3. gun-gün (163), 4. -gu, -gü (164), 5. -n (165), 6. -u, -ü (166-167), 7. -ıcı, -ici (168). 8. -m (169), 9. -ş (170), 10. -ma, -me (171), 11. -mak, -mek. (172-173).
II. ZAMİR (174-205)
A. ŞAHIS ZAMİRLERİ (174-177) : 1. Birinci şahıs (175), 2. İkinci şahıs (176), 3. Üçüncü şahıs (177); B. İŞARET ZAMİRLERİ (178-183): 1. bu (178), 2. şu (179), 3. ol (180), 4. şol (181), 5. o (182) 6. kaideye aykırı bir şekil (183) ; C. DÖNÜŞLÜLÜK ZAMİRLERİ (184-187): 1. öz (185), 2. kendüz (187; D. BELİRSİZ ZAMİRLER (188-202): 1. kim, kimi (188), 2. kimse (189), 3. kimesne, kimsene (190), 4. her ki, her kim (191), 5. her biri, her birisi, biri (192), 6. bir kaçı (193), 7. ne, ne kim, her ne (194), 8. kamu, kamusı (195), 9. kankısı,kangısı (196), 10. ayruk (197). 11. hiç kes (198), 12. cümle, cümlesi (199), 13. niceler (200), 14. özgeler (201), 15. fülân (202); E. SORU ZAMİRLERİ kim, ne (203) ; F. BAĞLAMA ZAMİRLERİ: ki. kim (204); G. VAS- FİYET ZAMİRİ: -ki (205).
SIFAT (206-2 3)
A. TAVSİF SIFATLARI (206); B. SIFATLARDA KARŞILAŞTIRMA. BERKİTME VE KÜÇÜLTME (207-210): 1. Karşılaştırma (207), 2. Berkitme (208-209), 3. Küçültme (210); G. BELİRTME SIFATLARI (211-213): 1. İşaret sıfatları (211), 2. Belirsizlik sıfatları (212), 3. Soru sıfatları (213).
ZARF (214-224) 92
A. ZAMAN ZARFLARI (214-217): 1. îsim ve sıfatlardan (215), 2. İsme son çekim edatları getirilerek (216), 3. Doğrudan doğruya edat ve zarf olanlar (217); B. YER ZARFLARI (218); G. MÎKDAR ZARFLARI (219-223): 1. Doğrudan doğruya zarf olanlar (220), 2. Sıfatlardan yapılanlar (221), 3. Kelime tekrarı ile yapılanlar (222); D. SURET ZARFLARI (224).
EDAT (225-250) 99
A. BAĞLAMA EDATLARI (226-233): 1. Şart bildirenler (226), 2. Istidrâk ve hasr bildirenler (227), 3. Sebep bildirenler (228), 4. İstisna bildirenler (229), 5. Cümle bağlayıcıları (230), 6. Atıf edatları (231), 7. Atıf vavı (232), 8. Teşbih edatları (233); B. SON ÇEKİM EDATLARI (234-244): a. Nominativ isteyen edatlar (234-239), 1. Teşbih bildirenler (235) Farsça teşbih edatları (236),
- Sebep bildirenler (237), 3. Beraberlik bildirenler (238), 4. Yer ve tarz bildirenler (239), b. Dativ isteyen edatlar (240), c. Ablativ isteyen edatlar (241-243), 1. Zaman bildirenler (241),
- Tahdid bildirenler (242), 3. Sebep bildirenler (243), d. İsme muzâf olan edatlar (244); C. SORU EDATLARI (245); D. İŞARET EDATLARI (246); E. BERKİTME EDATLARI (247); F. ÇAĞIRMA EDATLARI (248- 249); G. TEESSÜR! NİDA EDATLARI (250).
FİİL (251-384) 110
A. OLUMSUZLUK EKİ (251); B. BİLDİRME EKLERİ VE CEVHERÎ FİİL (252-266): 1. Geniş zaman ekleri (253-257), 2. Görülen geçmiş zaman (258- 260), 3. Anlatılan geçmiş zaman (261), 4. Dilek-şart (262-264), 5. -duk partisipi (265), 6. -iken gerundiumu (266); C. İSİMDEN FİİL YAPMA EKLERİ (267- 282): 1. -a-, -e- (267), 2. -ar-, -er- (268), 3. -da-, -de-. (269), 4. (ı)- k-(i)-k-(270)5. -1- (271), 6. -la-, -le- (272), 7. -r- (273), 8. -s-, -se- -mse- (274); D. İSİMDEN YARDIMCI FİİLLLERLE FİİL YAPMA (275-282), 1.it-ile 2. ol- ile (277), 3. eyle- ile (278), 4. kıl- ile (279), 5. bul- île (280), I tut- (dut-) ile (281), 7. ur- ile (282); E. FİİLDEN FİİL YAPMA EKLERİ (283-298): 1. Faktitif ekleri (284-291), a. -ar, -er (285), b. -ur-, -ür- (286), c. -gür- (287), d.-t- (288), e. -dur-, -dür- (289), f. -der-, -ter- (290), g. -z- (291); 2. PassiF ekleri (292- 295): a. -I- (293), b. -n- (294), c. -mİ- (295); 3. Dönüşlülük ekleri (296-297}; a. -n- (296), b. -I- (297); 4. İşdelik eki (298); F. FİİL ÇEKİMİ (299^340); sit sigalar (299-329}: a. Bildirme sığaları (299-314): 1. Görülen geçmiş zaman (300- 301), 2. Anlatılan geçmiş zaman (302-304), a. -mış, -miş eki (303), b. -up, -üp eki ile (304). 3. Geniş zaman (305-311) a. -ur, -ür (308) b. -ar, -er (309) c. -r (310) d. -maz, -mez (311), 4. Gelecek zaman (312-313), 5. Şimdiki zaman (314); b. Dilek sigaları (315-329): 1. İltizami (315-322) a. İltizaminin ifade ettiği mânalar (316-320) b. İltizaminin çekimi (321-323), 2. Emir (323-326), 3. Dilek-şart (327- 328), 4. Gereklilik (329); II. Birleşik sığalar (330-340): a. Hikaye, tarzı (332-337):
- Görülen geçmiş zaman hikâyesi (332) 2. Anlatılan geçmiş zaman hikâyesi. (333), 3. Geniş zaman hikâyesi (334-335), 4. İltizami hikâyesi (336), 5. Dilek- şart hikâyesi (337); b. Rivayet tarzı (338): 1. Geniş zaman rivayeti (338); c. Şart tarzı (339-340): J. Görülen geçmiş zaman şartı (339), 2. Geniş zaman şartı (340);
- FİİLLERDE SORU ŞEKLİ (341-345): i. Görülen geçmiş zaman ile (342), Geniş zaman ile (343), 3. İltizami ile (344), 4. Bildirme ekleri ile (345); H. PARTÎSÎPLER (346-353): 1. geniş zaman partisipleri (347-348) a. -an, -en (347) b. -ar, -er (348) c. -maz, -mez (349), 2. Geçmiş zaman partisipleri (350-351) a. -duk, -dük (350) b. -mış, miş (351), 3. Gelecek zaman partisipleri (352-353) a. -acak, -ecek (352) b. -ası, -esi (353); I. GERUNDİUMLAR (354-370): 1. Hol gerundiumları (355-358) a. -a, -e (355) b. -urak, -üıek; -arak, -erek (356) c. -u, -ü (357) d. -ken, -iken (358) ,2. Zaman gerundiumları (359-368) a. -ınca, -ince (359) b. -madın, -me- din (361 c. -mazdın ön, -mezdin ön (362) d. -alı, -eli (363) e. -ıcak, -icek; -ıcagaz, -icegez (364) f. -dukça, -dükçe (365) g. -dugınca, -dügince (366) h. -dukda, -dük- de (367) i. -dugında, -düginde (368), 3. Atıf gerundiumları (369)-3 70) a. -up, -üp (369) b. -uban, -üben (370); J. BİRLEŞÎK FİİLLER (371-384): 1. Tasvir fiilleri (374-378) a. Devamlılık fiilleri (375) vb. Çabukluk fiilleri (376) c. Yaklaşma fiilleri (377) d. iktidarı fiil (378), 2. İsini grupu şeklinde birleşik fiiller (379-384) a. No- minativ hâlinde (379) b. İyelik eki alan isimler hâlinde (380) c. Akkuzativ hâlinde (381) d. Dativ hâlinde (382) e. Lokativ hâlinde (383) f. Ablativ hâlinde (384).
METİNLER145- 272
METİNLERİN ALINDIĞI MECMUALAR – İŞARETLER 146
SAFFDEN MANZÛMELER 149-167
ATAYI’DEN MANZÛMELER 168- 191
HÜMÂMİ’DEN MANZÛMELER 192 -200
HASSÂN’DAN MANZÛMELER 201-206
EZHERİ’DEN MANZÛMELER 207 1209
ŞİRÂZI’DEN MANZÛMELER 210 – 243
ŞEMSİ’DEN MANZÛMELER 244 – 253
ULVİ’DEN MANZÛMELER 254 – 272
SÖZLÜK277 – 322
ÖNSÖZ
Araştırma ve incelememizin konusunu, XV. yüzyılın ilk yarısında (Çelebi Mehmed ve II. Murad devirlerinde) yetişmiş olan şairlerin eserlerinin gramer hususiyetleri ile bunların metni ve küçük sözlüğü teşkil etmektedir. Türkiye Türkçesi’nin tarihî gramerini meydana getirmek için, belirli devir, şahıs ve eserlerin dili üzerinde araştırma ve monografilerin hazırlanması şarttır. Türk dili tarihinin yazılması ve bu tarih içinde, Selçuklulardan günümüze kadar süregelen bu uzun ve önemli devrenin belirtilmesi, ancak bu çeşit araştırmalardan sonra mümkün olabilecektir. Türkiye Türkçesi’nin yazı dili bakımından gelişmesi tarihinde XV. yüzyılın ilk yarısının taşıdığı önemi belirtmeden önce, Türk dilinin umumî gelişmesine çok kısa olarak göz atmak ve Türkiye Türkçesi’nin yerini tâyin etmek faydalı olur.
Türk yazı dilinin ilk devresi, eldeki VIII. yüzyıla ait ilk metinlerin işlenmiş bir yazı dili hüviyeti ve mükemmel ifade kabiliyeti taşımaları itibariyle, başlangıcı milâdın ilk yılları olarak kabul edilen ve XI. yüzyıla kadar devam eden devredir. Sahip olduğu metinlerin büyük bir kısmı Uygur sahasında ve Uygur yazısı ile yazıldığından dolayı, bu devreye «Uygur devresi» adı verilmesi mümkün ise de, daha şümullü olması sebebiyle «Eski Türkçe» tâbirinin kullanılması tercih ediliyor. Lehçelerin meydana gelmesi bu devreden sonra olmuştur ve lehçelerden görülen farkların büyük bir kısmı bu devre ile izah edilmektedir. XI. ve XII. yüzyıllar «Yeni Türkçe» devresinin meydana gelişine zemin hazırlamıştır. Bu devreye «Geçiş devresi» veya «Orta Türkçe» adları verilmektedir. XIII. yüzyıldan itibaren ortaya çıkan yazı dillerinin belli başlıları Osmanlı Türkçesi, Azerî Türkçesi ve Doğu Türkçesi (Çağatay Türkçesi)dir. îlk ikisi Batı Türkçesi’ni teşkil etmiş ve aralarındaki ayrılık XIV. yüzyıldan sonra kesinleşmiştir.
Türk dilinin tasnifinde Türkiye Türkçesi, güney-batı grupunda yer alır. Türkiye Türkçesinin eski (tarihî) yazı dili Osmanlı Türkçesidir. Osmanlı Türkçesinin, Selçuklu devri Türkçesini de içine alan ve XV. yüzyılın ortasına kadar devam eden ilk devresine eskiden umumiyetle «Eski Osmanlıca» deniyordu. Son zamanlarda bu devre için «Eski Anadolu Türkçesi» tâbiri daha çok kullanılmağa başlamıştır. Fakat, kanaatimizce, Eski Osmanlıca ve Eski Anadolu Türkçesi tâbirlerinin her ikisi de noksandır. Osmanlıca dendiğine göre Selçuklu devri Türkçesinin buna girmemesi gerekir. Anadolu ise, coğrafî bir addır. Bu bölge dışındaki Osmanlı Devleti şehirlerinde, mesela Edirne’de pek çok eser yazılmıştır. Bize göre, Eski Anadolu Türkçesi tâbirin’ Selçuklu devri Türkçesi için kullanmak ve Tarihî Türkiye Türkçesinin bu ilk devresine umumî olarak «Eski Türkiye Türkçesi» demek daha isabetli olur.
Eski Türkiye Türkçesi’nden sonra Klâsik Osmanlı Türkçesi devresi gelmektedir. XIX. yüzyılın ikinci yansına kadar devam eden bu devreyi, Tan- zimattan sonra başlayan ve lâtin harflerinin kabûlüne kadar süren bir «Yeni Osmanlı Türkçesi» devresi tâkip etmiştir.
Böylece Türkiye Türkçesinin devreleri aşağıdaki şekilde hulâsa edilebiliyor.
I. Tarihî Türkiye Türkçesi XIII.- XX.yüzyıllar
Eski Türkiye Türkçesi XIII.- XV.yüzyıllar
Eski Anadolu Türkçesi(XIII.yüzyıl)
Eski Osmanlı Türkçesi(XIV. – XV. yüzyıllar)
Osmanlı Türkçesi XVI.- XX. Yüzyıllar
Klâsik Osmanlı Türkçesi (XVI. – XIX. yüzyıllar)
Yeni Osmanlı Türkçesi (XIX. – XX. yüzyıllar)
Yeni Türkiye Türkçesi XX. Yüzyıl
Eski Osmanlı Türkçesi ile daha sonraki devir arasında esaslı farklar bu lunduğu, İstanbul fethinden sonra Osmanlı dili ve edebiyatında bir yeni devrin başladığı öteden beri kabul edilen bir gerçektir. Eski Türkiye Türkçesi hususiyetleri, bir geçiş devresi sayılabilecek olan XV. yüzyılın ikinci da da devam etmiş, klâsik yazı dilinin meydana geldiği XVI. yüzyılda da büyük ölçüde yaşamıştır. Eski Türkiye Türkçesinin izleri XVII. yüzyıl metinlerinde de görülmektedir.
Bu eserde üzerinde çalıştığımız, gramerini ve sözlüğünü meydana getirdiğimiz metinler, XV. yüzyılın ilk yarısına, yâni Eski Türkiye Türkçesinin son zamanlarına aittir. Dilimize arapça, farsça kelime, terkip ve gramer şekillerinin girmesi, daha önceki yüzyıllarda başlamakla beraber, XV. yüzyıl sonunda ve XVI. yüzyılda pek fazlalaşmıştır. Türkçenin zararına olan bu keyfiyet daha sonraki yüzyıllarda büsbütün kuvvetlenmiştir. XV. yüzyılın ilk yarısında yazı dili, türkçe ve yabancı asıllı kelimeler bakımından bir muvazene manzarası gösterir. Durum henüz Türkçenin büsbütün aleyhine değildir. Arapça ve Farsçadan geniş şekilde faydalanılmasına rağmen, eski yazı dili geleneği kendini kuvvetli şekilde hissettirmektedir. Eski yazı dilinden gelen, bugün kullanmadığımız pek çok kelime görülmektedir. Gramer şekilleri bakımından da bu çağ metinlen geniş ve zengin malzemeyi ihtiva etmektedir.
Eski Türkiye Türkçesi üzerinde bugüne kadar bir hayli araştırma yapılmıştır. Selçuklular devrinden günümüze gelen eserler fazla sayıda değildir XIII. yüzyıldan bize kalan eserler üzerinde bilhassa son zamanlarda ciddî araştırmalar meydana getirilmiştir. XIV. yüzyıl Eski Türkiye Türkçesi metinleri üzerinde daha etraflı ve daha çok sayıda araştırmalar yapılmıştır. XV. yüzyılın ilk yarısında yetişen şairlerin eserleri üzerinde ise, ilk defa tarafımızdan metin ve gramer araştırmaları ortaya konmuştur.
Bu araştırmamızda Eski Türkiye Türkçesi devresini Klâsik Osmanlı Türkçesi’ne bağlayan bu çok mühim demeği incelemiş bulunmaktayız. Çalışmamıza önce, XV. yüzyılın ilk yarısında yetişen şairleri tesbit etmekle başladık. Şüarâ tezkireleri, tarihler, tabakat kitapları v.s. gibi edebiyat tarihi kaynaklarımızı tarayarak Çelebi Mehmed ve II. Murad devirlerinde yaşayan şairlerin tam bir listesini meydana getirmeğe gayret ettik. Çalışmamızda ikinci safha olarak, bu şairlerin eserlerini elde etmek meselesi geliyordu. Bu iş fazla yorucu ve uğraştırıcı oldu. Süleyman Çelebi, Ahmed-i Dâî ve Şeyhî müstesna, öbürlerinin eserlerinin ayrı kitap halinde bugüne gelmemiş olması, şiir mecmuaları ve nazire mecmuaları üzerinde uzun uzun çalışmamıza sebep oldu. Mecmualarda dağınık halde bulunan şiirleri imkân nisbetinde bir araya getirmeğe çalıştık. Eserleri böylece topladıktan som a, bu çok geniş malzemenin gramer hususiyetlerini inceledik, küçük bir sözlüğünü meydana sretirdik.
XV. yüzyılın ilk yarısında yetişen şairlerin en önemlileri Ahmed-i Dâi ve Şeyhî’dir. Süleyman Çelebi. Atâyî, Safi, Şirâzî ve Hümâmî daha sonra gelir. Fakat, bunların içinde de eserlerinin kemiyet ve keyfiyeti bakımından, en büyüğü Şeyhî’dir. Divan Edebiyatının Ahmed Paşa ve Necati’den önce, en değerli ve en kuvvetli şairi ve ilk büyük üstadı olduğu, bütün kaynakların vc son devir edebiyat tarihçilerinin birleştikleri bir husustur. Bu sebeple, bu devrin dil özelliklerini incelerken Şevhî’nin eserlerini esas olarak aldık, öbürleri- ninkini bunun etrafına topladık.
İnceleme ve araştırmamızda mukayeseli metodu esas olarak aldık. Böylece, XV. yüzyılın ilk yarısında yazılan eserlerin dil hususiyetlerim bugünle mukayese etmekle beraber, Eski Türkiye Türkçesini daha önceki metinleri ile de karşılaştırdık ve gerektiği zaman Eski Türkçe devresine de başvurduk.
Çalışmamızın gramer bölümü, klâsik araştırmalarda olduğu gibi, ses bilgisi ve şekil bilgisi bölümlerini içine almaktadır. Sözlük bölümü, bugün kullanılmayan veya söyleniş ve mânâ değişikliğine uğrayan türkçe kelimelerin teşkil ettiği bir «glossaire» mahiyetindedir.
Yirmi yıl kadar önce hazırladığımız bu çalışmanın gramer bölümü, «Şeyhî ve çağdaşlarının eserleri üzerinde gramer araştırmaları» adı altında yayınlanmış ve o zaman geniş ilgi uyandırmıştı (Türk Dili Araştırmaları Yıllığı – Belleten 1960 ve 1961). XV. yüzyılın ilk yarısında yaşayan ve divanı olmayan şairlerin şiirleri ise, Atâvî’nin birkaç şiiri müstesna, bu kitabımızla ilk defa yayımlanmış olmaktadır. Bu konuda bazı mezuniyet tezleri yapılmışsa da, metinler baştan aşağı yanlış okunmuştur.
Kitabımızın yayımlanmasını gerçekleştiren Fakültemiz Yönetim Kuru- lu’na ve tashihler hususunda yardım eden doktora öğrencimiz edebiyat öğretmeni Yaşar Akdoğan’a teşekkürü borç bilirim.
14 Mayıs 1977
Faruk K. Timurtaş
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Dil - Grammer Edebiyat
- Kitap AdıEski Türkiye Türkçesi
- Sayfa Sayısı325
- YazarFaruk Kadri Timurtaş
- ISBN9786055257019
- Boyutlar, Kapak16,5 x 23,5 cm, Karton Kapak
- YayıneviKapı Yayınları / 2012-11
Yazarın Diğer Kitapları
Aynı Kategoriden
- Bilge Kağan Yazıtı ~ Ali Akar
Bilge Kağan Yazıtı
Ali Akar
Bilge Kağan Yazıtı, Kül Tigin Yazıtı ile birlikte Moğolistan’ın başkenti Ulan Bator’un 300 km batısındaki Arhangay eyaleti sınırları içinde yer alır. Yazıt, bu eyalete...
- Dilin Derin Devleti Deyimler ~ Erdinç Doğru
Dilin Derin Devleti Deyimler
Erdinç Doğru
Bu çalışmanın amacı, modern Arapçada kullanılan deyimlerin yapısal ve anlamsal özelliklerini incelemek ve gerek Arapçanın öğretiminde gerekse kulanımında deyimlerin yerini ve önemini araştırmaktır. Deyimler,...
- 50 Soruda Dil Felsefesi ~ Atakan Altınörs
50 Soruda Dil Felsefesi
Atakan Altınörs
Dilin mahiyetini/neliğini düşünce, kültür, varlık ile ilişkilerinde soruşturan yanıyla felsefeyi konu alan 50 Soruda Dil Felsefesi, “50 Soruda” dizisinin 14. kitabı. Yazarı Atakan Altınörs’ün...