Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Kuran Çevirilerinin Dünyası
Kuran Çevirilerinin Dünyası

Kuran Çevirilerinin Dünyası

Dücane Cündioğlu

Başka ne söylenebilir ve ne yapabilirim? Bir mevsim-i baharına geldik ki âlemin Bülbül hâmuş, havz tehî, gülistan harab Koşulalrın tüm olumsuzluğuna rağmen gün gelip…

Başka ne söylenebilir ve ne yapabilirim? Bir mevsim-i baharına geldik ki âlemin Bülbül hâmuş, havz tehî, gülistan harab Koşulalrın tüm olumsuzluğuna rağmen gün gelip Kuran sevdalılarının Kurana sahip çıkmak azm u gayretini göstereceklerinden henüz umudumu kesmiş değilim.

İkinci Baskıya Önsöz

Kur’an Çevirilerinin Dünyası adlı bu kitabın ilk baskısı kısa zamanda tükendiği halde, hayatın birtakım beklenmedik cilveleri sebebiyle uzun yıllar ikinci basımını gerçekleştirmek mümkün olmadı.

Kur’an çevirilerinin en önemli sorununun ‘yöntem sorunu’ olduğunu ve eldeki çevirilerin ciddi çeviri ilkelerine riayet etmeden ve yöntemsiz bir biçimde hazırlandıklarından ötürü başarısız ve dolayısıyla istifade edilmez bir halde bulundukları ilk kez ve ısrarla bu satırların yazarı tarafından öne sürülmüş ve fakat bu iddianın üzerinden yıllar geçmesine karşın hâlâ Kur’an çevirilerinde hesabı verilebilir bir yöntem izlenmesi gerektiğine dair ciddiye alınabilir bir tek teşebbüs, bir tek ciddi bir tartışma vuku bulmamıştır.

Evet, ehliyetsiz eller tarafından yine özensiz, yine dikkatsiz ve yine alelacele kotarılmış Kur’an çevirileri yayımlanmaya devam ediyor ve ne yazık ki bu içler acısı durumdan rahatsızlık duyulduğuna dair en küçük bir belirti de görünmüyor ortada.

Bu kitapta yer alan tedkik ve eleştirilerin hiç kuşkusuz bu özensiz çeviri salgınıın bir süreliğine yavaşlattığını, hatta heveskâr mütercimleri bir süreliğine olsun tereddüde sevkettiğini biliyorum. Yeni çıkan çevirilerin çoğunda, eleştirilerimde yer alan kimi örneklerden hareketle birtakım düzeltmeler yapılmış olsa bile bu çok sınırlı sayıdaki göstermelik tashihlere rağmen aynı özensizlik, aynı ciddiyetsizlik, aynı yöntemsizlik hâlen devam etmektir.

Bu baskıya daha önce Prof. Suat Yıldırım’ın (5-16 Ocak 1999; 21-29 Aralık 2002), Eski Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz’ın (26 Şubat 1999) ve Edip Yüksel’in (22-31 Aralık 2000; 2-5 Ocak 2001) Kur’an çevirileri hakkında Yeni Şafak gazetesinde yayımladığım üç eleştiri yazısını da eklemiş bulunuyorum. Kur’an çevirilerinin başarısızlığıyla ilgili yetersizlik ve seviyesizlik sorununun ne raddelere geldiğini görmek, bu yazıların katkısıyla daha da kolaylaşacaktır sanırım.

Başka ne söyleyebilir ve ne yapabilirim?

Bir mevsim-i baharına geldik ki âlem in,

Bülbül hâmuş, havz tehî, gülistan harab.

Koşulların tüm olumsuzluğuna rağmen gün gelip Kur’an sevdalılarının Kur’an’a sahip çıkmak azim ve gayretini göstereceklerinden henüz umudumu kesmiş değilim. Tek ihtiyacımız gayret ve samimiyet.

O halde çaba bizden, tevfik O’ndan!

Dücane Cündioğlu

Çengelköy, Ocak 2005

Kur’an Tedkikleri Dizisinin beşinci kitabı olan Kur’an Çevirilerinin Dünyası, beş ayrı bölümden oluşmaktadır.

1) Kur’an Çevirilerinde Yöntem Sorunu başlıklı birinci bölümde, Bilgi Vakfı tarafından 4-5 Kasım 1995 tarihleri arasında düzenlenen II. Kur’an Sempozyumu’nda sunulmuş olan Matbu Türkçe Kur’an Çevirileri ve Kur’an Çevirilerinde Yöntem Sorunu (Ankara, 1996) adlı tebliğ metnine (ikinci kısmına) yer verilmiştir.

Bu çalışmamda, Kur’an çevirilerinde yöntem sorununu tartışabilmek için önce mevcut çeviri literatürünün kronolojik olarak tesbit edilmesi ve mevcut çevirilerin ciddi bir tenkid süzgecinden geçirilmesinden sonra ancak yöntem üzerine konuşulması lâzım geldiğini söylemiştim. Bu nedenle tebliğimin ilk kısmını Tanzimat’tan 1960 yılına kadar geçen süre zarfında ortaya çıkan çevirilere ayırmak suretiyle fasuin bir çalışma yapmış; ikinci kısmında ise Kur’an çevirilerinde takip edilecek yönteme ilişkin kanaatlerimi tahlil! bir surette ortaya koymuştum.

Daha sonra yayımladığım eserlerde bu konudaki malzemeyi geliştirmeye/zenginleştirmeye çalıştığımdan ve yakın bir zamanda yayımlamayı düşündüğüm Türkçe Kur’an Çevirilerinin Siyasi Tarihi adlı eserde de bu meseleyi daha ayrıntılı bir biçimde ele alacağımdan, bu kitapta tebliğ metninin sadece ikinci kısmına yer vermeyi uygun buldum.’ Nasip olursa ileride bu konuyu müstakil bir çalışma halinde ve daha kapsamlı olarak ele almak niyetindeyim.

2) Kur’an’ı Anlama’da Deyimsel İfadelerin Rolü ve Önemi başlıklı ikinci bölümde, Fecr Yayınevi tarafından 2-4 Şubat 1996 tarihleri arasında düzenlenen II. Kuran Haftası: Kur’an Sempozyumumda sunulan aynı başlıklı tebliğ metnine yer verilmiştir, (bas. Aralık, 1996)

Deyimler meselesi, hiç kuşkusuz Kur’an gibi belağatın zirvesindeki bir metni anlamak çabası içerisinde olan kimselerin karşı karşıya bulunduklan en çetin mevzülann başında gelmektedir. Nitekim bu meseleye Türkçe Kur’an çevirileri açısından bakıldığında da görülecektir ki mütercimlerin ve hatta müfessirlerin ayaklarının en çok kaydığı yer yine deyimler sahasıdır.

Kur’an’ın tebligatını sağlıklı olarak anlamak ve anlatmak arzusunda olan herkesin konuşup yazarken dikkatli olmasını gerektiren bu mevzuda yetkin çalışmalann ortada olmaması ve üstelik Kur’an çevirilerinde yöntem sorununun her nedense erbabınca ihmal edilmesi sebebiyle, hem ilim adamlarının, hem de efkâr-ı umumiyenin dikkatlerini bu sahaya çevirmelerini sağlamak maksadıyla yaptığımız bu çalışmada meselenin nazari ve tarihî arkaplanına atıf yapılmış ve okurla metin arasındaki mesafenin açılması halinde ne tür sorunlarla karşılaşılabileceğine dâir misaller verilmiştir.

Misallerin mevcut Türkçe çeviriler içinden seçilmesi nedeniyle okurun ilk bölümden ikinci bölüme geçmesi kolaylaşacağı gibi, aynı zamanda eleştiri konusu olan hususların mevcut eserlerden hareketle izlenmesi, karşılaştırması ve böylelikle Türkçe çevirilerin en önemli zaaflarından birinin de deyimler konusundaki başarısızlıkları olduğunun anlaşılması mümkün olacaktır sanırım. Ayrıca fıkhî terminolojinin Kur’an yorumlarına etkisinin tartışıldığı kısmın, bazı Kur’an mütercimlerinin “yorumsuz çeviri” adıyla oluşturmaya çalıştıkları söylemin parlak, cazip ve fakat hakikate ters bir iddiadan başka bir şey olmadığının anlaşılmasına katkıda bulunacağı kanaatindeyim.

3) Kur’an Çevirileri Üzerine Notlar başlıklı üçüncü bölümde, “Yeni Şafak” gazetesinde yayımlanmış bulunan yazılara yer verilmiş olup, bu yazılar 8-15-22-29 Ağustos; 5-12-19-26 Eylül; 3-10-17-24-31 Ekim; 5-7-28 Kasım 199(8 tarihlerinde arasında ve biri müstesna tamamı Cumartesi günleri yayımlanan 16 makaleden ibarettir. Bu bölümde, Türkçe Kur’an çevirilerinde yaygın olarak rastlanan müşterek zaaflara dikkat çekilmiş ve bazen mütercimlerin isimleri verilmeden, bazen de diğerlerini temsilen misal sadedinde birkaç isim vermek sûretiyle ayet çevirileri hakkında çeşitli değerlendirmelerde bulunulmuştur.

Cumartesi yazılarının ilk sekiz tanesi —bu kitaba da adını veren— Kur’an Çevirilerinin Dünyası şeklinde ortak bir başlık taşırken, diğerleri münferid adlarla yayımlanmıştı. Bu bakımdan ilk sekiz makaleye uygun başlıklar verilmiş ve diğerlerinin adı ise, ya olduğu gibi bırakılmış ya da bazı küçük değişiklikler yapılmıştır.

Bu bölümün son iki yazısından ilki (XIV. no’lu yazı), Elmalılı Hamdi Yazır’ın Hak Dini Kur’an Dili adlı tefsirinin yazma nüshasıyla ilgili değerlendirmeler içeren bir tanıtım yazısıdır. Tefsirin, merhumun kardeşi meşhûr hattat Mahmud Bedreddin Yazır tarafından istinsah edilen ve birinci ve dördüncü ciltleri eksik olan yazma bir nüshası Süleymaniye Kütüphanesinde yazma kolleksiyonlarının bulunduğu bölümdedir (no: 3589-94). Bir diğer yazma nüshası ise —ki fihristi de dahil toplam onüç cilttir— Topbaşlar ailesine verilmiş olup İLAM adlı vakıfta bulunmaktadır.

işte bu yazma nüshayı tanıtmak amacıyla yazdığımız 27-28-29-31 Ekim 1998 tarihli dört yazıdan burada sadece dördüncüsüne yer vermiş bulunuyoruz. Bu yazıda yazma nüsha ile (Diyanet İşleri Reisliği tarafından 1935-39’da yayımlanan) matbu nüsha arasındaki farklılıkların, atlamaların, çıkarmaların bir kısmına işaret edilmiş ve ayrıca yazma nüshanın meâl kısmında tesbit edilen atlamalardan bazıları gösterilmiştir. Böylelikle hem ilim âlemi, hem de efkâr-ı umûmiye bu önemli eserin yazma nüshalarının varlığından haberdar edilmeye çalışılmıştır.

Bu bölümün son makalesi ise, “Elmalılı Tefsiri”nin Azim Yayıncılık tarafından neşredilip Zaman gazetesi tarafından promosyon olarak dağıtılan sadeleştirmesinin tenkididir. Burada, yazılan dört yazı içerisinde —birleştirilmek sûretiyle— sadece son ikisine yer verilmiştir. (3-4-5-7 Kasım 1998)

4) Parantezsiz Meal’in Eleştirisi başlıklı dördüncü bölümde, Yaşar Nuri Öztürk’ün Kur’an-ı Kerim Meali (Türkçe Çeviri) adlı eseriyle ilgili olarak “Yeni Şafak’’ta yayımlanan 21-23-25-28-30 Temmuz 1998 tarihli beş yazıya yer verilmiş ve tanıtım maksadıyla söylenen: “yorumlardan arındırarak, tek bir paranteze dahi yer vermeden, Kur’an metnine en küçük bir ekleme yapmadan, herkesin anlayacağı Türkçe’yle…” sözünün boş bir iddiadan ibaret olduğu gösterilmeye çalışılmıştır.

5) Türkçe Anlam’ın Eleştirisi başlıklı beşinci ve son bölümde ise, Ali Bulaç’ın Kur’an-ı Kerim’in Türkçe Anlamı adlı çevirisi hakkında yayımlanan 11-12-14-17-18-19 Kasım 1998 tarihli altı makaleye yer verilmiş ve bu çevirinin Türkçe Anlam adını hak etmediği çeşidi misaller verilmek sûretiyle gösterilmeye çalışılmıştır. 17 Ekim 1998 tarihli bir yazıma (sh. 143-148) atfen Zaman da yayımladı 3-5-7 Kasım 1998 tarihli üç yazısına cevap olarak sekiz yazıyla, 12-26 Kasım 1998 tarihlerinde yazdığı son iki yazıya da 5 Aralık 1998 tarihli bir yazıyla cevap vermiştim.

Ali Bulaç’ın siyasî ve ahlâkî tutumuna yönelik yazdığım iki yazı (Tanrı et yiyenleri değil, ot yiyenleri sever, 10 Kasım 1998; Demokrasi: şirk mi, tevhîd mi?, 21 Kasım 1998) ile son yazısına atfen yazmış olduğum bir yazıya (Su üstüne yazı yazmak, 5 Aralık 1998) bu eserde yer verilmemiştir.

Rabbimizden niyazımız, Kur’an Tedkîkleri Dizisi başlığı altında çıktığımız bu uzun yolculuğu tamamına erdirmesi ve bu yolda yürüyecekleri yollarına eriştirmesidir. Muhakkak ki Allah, cehd edenleri yollarına hidayet edendir.

O halde çaba bizden, tevfik O’ndan!

Dücane Cündioğlu

Çamlıca, 10 Aralık 1998

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yazarın Diğer Kitapları

  1. Arasokakların Tarihi; Hatıralar ve Hatıratlar ~ Dücane CündioğluArasokakların Tarihi; Hatıralar ve Hatıratlar

    Arasokakların Tarihi; Hatıralar ve Hatıratlar

    Dücane Cündioğlu

    Gençler hatırat yazmazlar, yazamazlar; zira gençlerin hatırlayabilecekleri ve/veya yazabilecekleri miktarda bir mazileri yoktur. Hatırat yazmak, evvelen yaşlıların işidir; yani yazmak istediklerinde işe yarayabilecek hatıralara...

  2. Felsefe’nin Türkçesi/Cumhuriyet- Felsefe- Eleştiri ~ Dücane CündioğluFelsefe’nin Türkçesi/Cumhuriyet- Felsefe- Eleştiri

    Felsefe’nin Türkçesi/Cumhuriyet- Felsefe- Eleştiri

    Dücane Cündioğlu

    Olup biteni kötü olarak tanımlayabilme kudreti, tanım yapabilenlerin, yani elini korun içinde tutabilecek denli sabır  ve tahammüle malik olabilenlerin mülkü. Bu niülkiyetin adı karamsarlık,...

  3. Mimarlık ve Felsefe ~ Dücane CündioğluMimarlık ve Felsefe

    Mimarlık ve Felsefe

    Dücane Cündioğlu

    Açınızı değiştirin. Düşünür Dücane Cündioğlu bütün paradigmaları alt üst ediyor!.. Okurlarının Uzun Zamandır Merakla Beklediği Seri Nihayet Yayımlandı. Üçleme Olarak Okuyuculara Sunulan Seri Çok...

Men-e-men Birazoku

Aynı Kategoriden

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur