Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Harry Potter ve Felsefe Taşı
Harry Potter ve Felsefe Taşı

Harry Potter ve Felsefe Taşı

J. K. Rowling

  Harry Potter sıradan bir çocuk olduğunu sanırken, bir baykuşun getirdiği mektuplarla yaşamı değişir: Başvurmadığı halde Hogwarts Cadılık ve Büyücülük Okulu’na kabul edilmiştir. Burada…

 

Harry Potter sıradan bir çocuk olduğunu sanırken, bir baykuşun getirdiği mektuplarla yaşamı değişir: Başvurmadığı halde Hogwarts Cadılık ve Büyücülük Okulu’na kabul edilmiştir. Burada birbirinden ilginç dersler alır, iki arkadaşıyla birlikte maceradan maceraya koşar. Yaşarak öğrendikleri sayesinde küçük yaşta becerikli bir büyücü olup çıkar.

J. K. Rowling’in zengin düşgücü, onu bebeğiyle yalnız yaşayan sıradan bir anneden, kitapları dünyada 90 milyondan fazla satan, 40’tan fazla dile çevrilen parlak bir yazara dönüştürdü. Kitapların artık “sanal” ortamda okunmaya başladığı bir çağda, Harry Porter genç kuşağı “gerçek” bir kitabın sayfaları arasında yepyeni bir dünyayı keşfetmenin heyecanıyla tanıştırdı.
Bu heyecan daha da artacak: Çok yakıda Harry Potter’ın sinema filmi gösterime girecek.
Harry Potter’ın baş döndürücü “büyülü” dünyasına adım atmadan önce kemerlerinizi bağlayın!

BİRİNCİ BÖLÜM
Sağ Kalan Çocuk
Privet Drive dört numarada oturan Mr ve Mrs Dursley, son derece normal olduklarını söylemekten gurur duyarlardı, sağ olun efendim. Garip ya da gizemli işlere bulaşacak son kişilerdi, böyle saçmalıklara kafa yormazlardı çünkü.
Mr Dursley matkap yapan Grunnings adlı bir şirketin yöneticisiydi. İri yarı, kalıplı bir adamdı, boynu yok gibiydi, ama koskoca bir bıyığı vardı. Mrs Dursley zayıftı, şansındı, olağanın iki katı uzunluğunda bir boynu vardı; bu da bahçe çitlerinin üstünden kafasını uzatıp komşuları gözetlemekte pek işine yanyordu. Dudley adında küçük bir oğulları vardı Dursley Merin, kendilerine bakılırsa dünyada ondan kusursuz bir çocuk bulunamazdı.
DursleyMer istedikleri her şeye sahiptiler, ama bir gizleri vardı, biri kalkıp da bunu anlayacak diye ödleri kopardı. Potter’ların ortaya çıkarılmasına katlanabileceklerini hiç sanmıyorlardı. Mrs Potter, Mrs Dursley’nin kardeşiydi, ama birkaç yıldır görüşmemişlerdi; aslına bakılırsa, Mrs Dursley hiç kardeşi yokmuş gibi davranıyordu, çünkü kardeşi de, onun beş para etmez kocası da Dursley’Iere hiç mi hiç benzemiyorlardı. Potter’lar sokakta boy gösterirse, komşuların ne diyeceğini düşünmek bile tüylerini ürpertiyordu. Potter’ların küçük bir oğullan olduğunu biliyorlardı, ama hiç görmemişlerdi onu. Bu oğlan da Potter’ları yanlarına yaklaştırmamak için bir başka geçerli nedendi; Dudley’nin öyle bir çocukla içli dışlı olmasını istemiyorlardı.
Mr ve Mrs Dursley, öykümüzün başladığı o kasvetli, kurşuni salı sabahı uyandıklarında, yakında bülün ülkeyi saracak garip, gizemli şeylerin habercisi olabilecek hiçbir şey yoktu bulutlu gökte. Mr Dursley, işe giderken taktığı en tatsız kravatı seçerken bir şarkı mırıldanıyor, Mrs Dursley de çığlıklar atan Dudley’yi yüksek iskemlesine oturtmak için boğuşurken keyifli keyifli dedikodu ediyordu.
Hiçbiri, kahverengi bir baykuşun pencerenin önünden kanat çırparak geçtiğini fark etmedi.
Sekiz buçukta, Mr Dursley çantasını aldı, Mrs Dursleynin yanağını şöyle bir gagaladı, Dursleye de bir hoşça kal öpücüğü vermeye çabaladı, ama ıskaladı, Dursley bir bunalım geçirmekteydi çünkü, mamasını duvara fırlatıyordu. Evden ayrılırken, “Küçük yumurcak,” diye kıkırdadı Mr Dursley Arabasına bindi, dört numaranın bahçesinden geri geri çıktı.
Garip bir şeyin ilk belirtisini fark etti sokağın köşesinde  harita inceleyen bir kediyi, Mr Dursley, bir an ne gördüğünü kavrayamadı  sonra, bakmak için başını arkaya çevirdi. Privet Drive’ın köşesinde bir tekir kedi duruyordu, ama görünürlerde harita filan yoktu. Zaten olacak iş miydi bu? Bir ışık oyunuydu olsa olsa. Kirpiklerini kırpıştırdı Mr Dursley, gözlerini kediye dikti* Kedi de ona dikti gözlerini. Mr Dursley köşeyi dönüp yolda ilerlerken boyuna kediye baktı dikiz aynasında. Şimdi de Privet Drive yazılı tabelayı okuyordu  hayır, tabelaya bakıyordu) kediler ne harita inceleyebilir, ne de tabela okuyabilirlerdi. Hafifçe silkindi Mr Dursley, kediyi kafasından çıkardı. Kente doğru ilerlerken o gün almayı umduğu büyük bir matkap siparişinden başka bir şey düşünmemeye koyuldu.
Ama kente girerken kafasındaki matkapların yerini başka bir şey alıverdi. Sabahın olağan trafik sıkışıklığında beklerken, çevrede garip giyimli bir sürü insan fark etti. Pelerinli insanlar, Mr Dursley, gençlerin sırtında görülen o tuhaf elbiseleri giyenlerden hiç hoşlanmazdı! Bu da saçmasapan yeni modalardan biriydi herhalde. Direksiyona vurmaya başladı parmaklarıyla, gözleri bu manyakların az ötede oluşturduğu bir topluluğa takıldı. Heyecanlı heyecanlı bir şeyler fısıldaşıyorlardı. Mr Dursley, bazılarının hiç de genç olmadığını görünce küplere bindi; işle şu adam kendisinden çok daha yaşlıydı, üstelik zümrüt yeşili bir pelerin atmıştı omuzlarına! Cesarete bak! Derken kafasına dank etti Mr Dursley’nm, bu olsa olsa uyduruk bir gösteriydi  bir şey için para topluyorlardı… evet, mutlaka öyleydi. Trafik açıldı, Mr Dursley birkaç dakika sonra Grunnings otoparkuldaydı, aklında matkaplar vardı sadece.
Mr Dursley dokuzuncu kattaki odasında sırtını pencereye vererek otururdu hep. Öyle yapmasa, o sabah aklını matkaplara vermesi biraz güç olacaktı. Baykuşların güpegündüz süzülerek geçtiğini görmedi, ama aşağıda, sokaktaki insanlar gördüler bunu, ağızları açık, birbiri ardı sıra tepelerinde süzülen baykuşlara baktılar, onları parmaklarıyla gösterdiler. Çoğu geceleyin bile baykuş görmemişti. Ama Mr Dursley, son derece olağan, baykuşsuz bir sabah geçirdi. Beş ayrı kişiye bağırdı. Önemli birkaç telefon görüşmesi yaptı, biraz daha bağırdı. Öğle yemeğine kadar keyfi yerine gelmişti, bacaklarını çalıştırmak, sokağın karşısına yürüyüp fırından bir çörek almak istedi.
Pelerinli insanlar aklından bütün bütüne çıkmıştı ki, içlerinden bazılarına rastladı fırının orada. Yanlarından geçerken öfkeyle baktı. Nedenini bilmiyordu, ama tedirgin oluyordu onlardan. Bunlar da heyecanlı heyecanlı fısıldaşıyorlardı, ortalıkta bir tek para tası bile görünmüyordu. Elindeki kesekâğıdında koca bir çörekle dönüp yanlarından geçerken, konuşmalarından birkaç sözcük çalındı kulağına.
“Potter’lar, doğru, ben de öyle duydum ”
” evet, oğulları, Harry ”
Kaskatı kesiliverdi Mr Dursley. Her yanını korku sardı. Bir şey söyleyecekmiş gibi, fısıldananlara baktı, ama vazgeçti.
Yolun karşısına geçti hızla, bürosuna koştu, sekreterine ra hatsız edilmemesini söyledi, telefona sarıldı, evinin numarasını tam çevirmişti ki, kararını değiştirdi. Telefonu yerine bıraktı, bıyıklarını sıvazlayarak düşündü», hayır, düpedüz aptallık ediyordu. Potter öyle pek alışılmadık bir ad değildi ki. Harry diye oğullan olan Potter adında kim bilir kaç kişi vardı. Üstelik yeğeninin adının Harry olup olmadığından da emin değildi. Çocuğu görmemişti bile. Belki de Harvey’ydi. Ya da Harold. Mrs Dursleyi telaşlandırmanın anlamı yoktu, kardeşinin adını söyleyince bile tedirgin olurdu karısı. Onu suçlamıyordu  kendisinin de öyle bir kardeşi olsaydı… ama ya o kişiler, o pelerinli insanlar».
O ikindi kafasını matkaplara veremedi, olanaksızdı bu, saat beşte binadan ayrılırken öylesine dalgındı ki, kapının tam önünde birine çarptı.
Sendeleyip az kalsın yere düşecek sıska ihtiyara, “Özür dilerim,” diye homurdandı. Onun menekşe rengi bir pelerin giydiğini kavraması için birkaç saniye yetti Mr Dursley’ye. Adam bu çarpmaya pek aldırmışa benzemiyordu Aksine, koca bir gülümseme yayıldı yüzüne, yoldan geçenleri dönüp baktıracak kadar ince bir sesle, “Özür dilemeyin, efendim/’ dedi, “bugün hiçbir şey keyfimi kaçıramaz! Sevinin, o KimOlduğunuBilirsinSen sonunda gitti! Sizin gibi bir Muggle bile bunu, bu mutlu, mutlu günü kutla malı!”
İhtiyar, Mr Dursley’yi kamına sarılıp kucakladı, sonra uzaklaştı
Mr Dursley olduğu yerde kalakaldı. Bütün bütüne bir yabancı tarafından kucaklanmıştı. Üstelik Muggle olarak nitelenmişti, artık ne demekse bu. İyice karışmıştı kafası. Arabasına koştu, eve yollandı, hayal gördüğünü umuyordu, daha Önce hiç ummamıştı bunu, çünkü hayal gücü denilen şeye hiç inanmazdı.
Arabasını dört numaranın park yerine çekerken, ilk gördüğü bu da hiç keyiflendirmedi onu o sabah gözüne ilişen tekir kedi oldu. Bahçe duvarında oturuyordu şimdi. Aynı kedi olduğuna emindi; gözlerinin çevresinde aynı çizgiler vardı.
“Şişşşt!” diye bağırdı Mr Dursley.
Kedi kıpırdamadı. Sadece sert sert baktı ona, Mr Dursley, bunun olağan bir kedi davranışı olup olmadığını düşündü. Toparlanmaya çalışarak eve girdi Karısına hâlâ bir şey söylememekle kararlıydı.
Mrs Dursley güzel, sıradan bir gün geçirmişti. Yemekte komşu kadının kızıyla sorunlarını, Dudley’nin de yeni bir sözcük (“olabilemez”) öğrendiğini anlattı boyuna. Mr Dursley olağan davranmaya çalıştı. Dudley yatırıldıktan sonra salona gidip son akşam haberlerini yakaladı:
“Her yerdeki kuş meraklıları, ülkedeki bütün baykuşların bugün hiç alışılmadık şeyler yaptığını belirtilmektedir. Baykuşlar genellikle geceleri avlanırlar, gün ışığında pek görülmezler, ama sabahtan beri bu kuşların her yöne uçuştuklarına yüzlerce kere tanık olunmuştur Uzmanlar, baykuşların uyku alışkanlıklarını birdenbire neden değiştirdiklerini açıklayamamaktadırlar’ Spiker sırıtmadan edemedi. “Son derece esrarengiz. Şimdi de Jim McGuffin’den hava raporu. Ne dersin, bu gece yine baykuş sağanağı olacak mı, Jim?”
“Eee, Ted,” dedi hava tahmincisi, “onu bilemem, ama bugün garip davranışlarda bulunanlar sadece baykuşlar değildi. Kent, Yorkshire, Dundee gibi ayrı ayrı yerlerden arayan seyirciler, dün söylediğim yağmur yerine, kayan yıldızlar sağanağına tutulmuşlar! Şenlik Gecesi önümüzdeki hafta gerçi, ama belki de şimdiden kutluyorlardı! Ama bu gece kesinlikle yağmurlu olacak/’
Mr Dursley koltuğunda donakalmıştı. Bütün İngiltere göklerinde kayan yıldızlar? Gün ışığında uçuşan baykuşlar? Her yerde pelerinli esrarengiz insanlar? Potter’lar hakkında fısıltılar, fısıltılar…
Mrs Dursley iki fincan çayla salona geldi. Yararı yoktu. Bir şeyler söylemeliydi karısına. Gergin gergin boğazını temizledi, “Şey  Petunia, sevgilim  son günlerde kardeşinden bir haber almadın, değil mi?”

Eklendi: Yayım tarihi

“Harry Potter ve Felsefe Taşı” için 25 yanıt

  1. cok guzel beeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeee
    okuyun
    eeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeee

  2. Harika ben özellikle filmini iz!edim ama kitabıda baya iyiydi. Teşekkürler birazoku.com Bu arada YouTube kanalıma beklerim
    Harry Potter Türkiye 42 Aboneli Olan benim kanalım Teşekkürler:)

  3. Harikabeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeee

    eeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeee

  4. Çoooooooooooooooooooooook güzelllllll
    Ben herry Potter filmini çoooooook seviyorum bide keskin emma watson la tanışmak çoooooooooook istiyorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yazarın Diğer Kitapları

  1. Harry Potter ve Sırlar Odası ~ J. K. RowlingHarry Potter ve Sırlar Odası

    Harry Potter ve Sırlar Odası

    J. K. Rowling

    Dursley’ler o yaz öylesine çekilmez olmuşlardır ki, Harry bir an önce okulu Hogwarts’a geri dönmek için can atmaktadır. Eşyalarını toplarken ortaya çıkan ev cini...

  2. Harry Potter ve Azkaban Tutsağı ~ J. K. RowlingHarry Potter ve Azkaban Tutsağı

    Harry Potter ve Azkaban Tutsağı

    J. K. Rowling

    Sirius Black adında azılı bir katil, tüyler ürpetici Azkaban kalesinde tam on iki yil boyunca tutsak kalmıştır. Tek lanetle on üç kisiyi birden öldüren Black’in,...

  3. Harry Potter ve Ölüm Yadigarları ~ J. K. RowlingHarry Potter ve Ölüm Yadigarları

    Harry Potter ve Ölüm Yadigarları

    J. K. Rowling

    1997’de ilk kitabı, Harry Potter ve Felsefe Taşı yayımlandığından beri milyonlarca okuyucuyu peşinden sürükleyen Harry Potter dizisi artık sona eriyor. Ah, soyun içinde çoğalan...

Bebhome Kahve

Aynı Kategoriden

  1. Şahane Hatalar – 2- Talih Kuşu ~ Heather McElhattonŞahane Hatalar – 2-  Talih Kuşu

    Şahane Hatalar – 2- Talih Kuşu

    Heather McElhatton

    Şahane Hatalar serisi hızlanarak devam ediyor; Bu kez başınıza yirmi iki milyon değerinde talih kuşu konuyor. Heyecan dozu artırılmış seçimler, eşsiz bilgiler, gizemli karakterler,...

  2. Yıllar Sonra / Bir Genç Kızın Gizli Defteri- 11 ~ İpek OngunYıllar Sonra  / Bir Genç Kızın Gizli Defteri- 11

    Yıllar Sonra / Bir Genç Kızın Gizli Defteri- 11

    İpek Ongun

    Bir Genç Kızın Gizli Defteri serisinin devamı olan bu on birinci kitapta, kahramanımız Serra’nın kızı Selin de tıpkı annesi gibi bir anı defteri tutmaya...

  3. Lahitteki Sır – Kızıl Kule ~ Bekir SertLahitteki Sır – Kızıl Kule

    Lahitteki Sır – Kızıl Kule

    Bekir Sert

    “Her varlık bir gün ölür ama kimilerinin ismi çağlar boyunca hatırlanır. Ölümsüzlüğün kapısına hoşgeldin Kayra” Birden bire gelişen sürpriz olaylarla hayatı değişen Kayra’nın Ejder...

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur